BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Toplumlar, ona hayat veren dinamiklerle yaşar ve gelişir.
Din, millet olma bilinci, birbirimizi yürekten sevme, özveri gösterme, komşu ve akrabalarla iyi geçinme, yardımlaşma v.b. toplumun hayat damarlarıdır.
Milli gelir artışı, sanayileşme, gelişme asla bu değerlerin yerini tutmaz. Maddi gelişme toplumun bedeni, değerlerimiz ruhudur. Her ikisi bir arada olmalıdır.
Ümitli olmak istiyorum. Ama toplumun gidişatına da hayıflanıyorum.
Selamlaşmıyoruz. Halbuki, selam –tanıdık olsun olmasın- sevgi ve dayanışmanın alfabesidir. Selamlaşmak bir yana yıllarca apartman komşularını tanımayan, hatta öldüğünü kokuşunca fark eden bir toplum olduk.
Anlamak yerine, anlayışını dayatmak, paylaşmayanı ötekileştirmek/ yok saymak kolaycılığı, siyaset, aile ve iş hayatında bizi ayrıştırdı. Huzursuz/mutsuz etti.
Davranışlarımıza (Anne-baba-çocuk, işçi–işveren, amir-memur) sevgi/uzlaşı değil, korku/kavga kültürü hakim oldu. İlgiden yoksun çocuklara aile değil sokak ve internet yön verdi. Para kazanma/mal biriktirme hırsı, eş ve çocuklarımıza ilgi/sevgi gösterme gibi değerlerin önüne geçti. Boşanmalar arttı. Kadınlar hayat mücadelesi nin ortasına atıldı. Yaşadıkları travma yanında, geçim zorluklarıyla mağdur oldular. Onları yiyecek arayan yaralı ceylanlar gibi avladılar. Toplumda ahlaki zaafiyet oluştu.
Komşu, akraba, dost ve esnaflar birbirlerine emanet para verirlerdi. Madden-manen yardımlaşırdık. Komşu komşunun külüne muhtaçtı. Bu değerlerimizi yitirdik. İhtiyaç sahipleri kredi bataklığında boğuldu. Faiz belası borçları çözülemez hale getirdi. Yuvalar yıkıldı/yıkılıyor. Bu çırpınışları/çaresizliği seyrediyoruz.
Her 10 kişiden 7’si (genellikle dar gelirliler) şans-talih oyunlarına (toto, loto, kazı-kazan, iddia v.s) umut bağlar hale geldi.
Uyuşturucu kullanma yaşındaki 33 milyonun 1.7 milyonu, yani 20 kişi den 1’i uyuşturucu bağımlısı. Yıllık kişi başı 20 lt, toplam 73 milyon lt içki tüketiliyor.
Suç ve suçlu oranı artıyor. Toplum her geçen gün bozuluyor.
Cinayet, hırsızlık, kap-kaç, gasp v.b istatistiklerle örnekler çoğaltılabilir.
Bunlar bile “toplum nereye gidiyor?” diye sormamızı sanırım haklı kılar.
Devleti/yetkilileri düşünmeye ve tedbir almaya davet ediyorum.
“Fırat kenarında bir kuzuyu kurt kapsa adl-i ilahi onu benden sorar” diyebilen devlet adamı sorumluluğunu örnek almaları gerektiğini hatırlatıyorum.
Mutlu/huzurlu bir gelecek temenni ve niyaz ediyorum…
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.