BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin milli menfaatlerini hedef alan çarpıcı bir gelişme yaşandı.
Özbekistan Kazakistan ve Türkmenistan'ın yanlarına denize hiç çıkışı olmayan Kırgızistan ve Özbekistan'ı da alarak Avrupa Birliği ile imzaladıkları "yatırım anlaşması” kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) tanımayacaklarını beyanla, Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığını "işgal" olarak nitelendirerek Kıbrıs Rum Kesimi'nde büyükelçilik açmaları Türk Dünyası'nda şok etkisi meydana getirdi.
Türki Cumhuriyet yöneticilerinin bu adımı tam bir "Jeopolitik körlük"tür.
Hiç şüphe yok ki; Türki Cumhuriyetlere bu adımı attıranlar, son yıllarda ivme kazanan "Türk Devletleri Teşkilatı”nın attığı adımlardan ve Türk Birliğinden rahatsız olanlardır.
Dünya hâkimiyetini elinde bulunduranların, kendilerine rakip yeni bir güç odağı istemediği, istemeyeceği izahtan varestedir.
Türki Cumhuriyetler, gerek 12 milyar Euro'ya kanarak gerekse dış siyasi baskılara boyun eğerek bu adımı atmış olabilirler.
Türk dünyası yöneticileri okyanuslara erişimlerinin Türkiye, Mavi Vatan ve KKTC üzerinden olduğunu göremeyebilirler. Bu üzücüdür.
Ancak daha üzücü olanı Türkiye Dışişleri'nin bu devletlere "çıkarlarının bizimle birlikte hareket etmekte yattığını” anlatamamış olmasıdır.
Bu devletlerin çıkarları ile hareket etmekten geçmektedir. Çünkü ;
Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan'ın Hazar Denizine kıyısı ve deniz yetki alanları vardır. Ancak Hazar kapalı bir denizdir. Hazar Denizi'ne kıyısı olmak demek, dünya denizlerine açılmak demek değildir.
Bu devletler ancak orta koridor (Baku-Tiflis-Kars) gerekse Zengezur koridoru üzerinden demiryolu / karayolu ile İskenderun Körfezine Türkiye ve Akdeniz'e bağlanarak dünya denizlerine açılabilirler.
Nitekim, 2006 yılından bu yana Türki Cumhuriyetlerin petrolünü İskenderun Körfezine getiren Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı olmasa, petrollerini dünya pazarlarına ulaştırmaları mümkün olmazdı.
Diğer bir deyişle Türki Cumhuriyetlerin dünya denizlerine açılabilmesinin, dünya ticaretinden pay alabilmesinin yolu Türkiye ile işbirliği yapmaktan geçmektedir.
Bu devletler, 12 milyar euro rüşvet için Türkiye'yi ve Doğu Akdeniz'de ise Mavi Vatanımızın en büyük güvencesi ve Türk dünyasının Doğu Akdeniz'deki tek Türk ada devleti olan KKTC'ni dışlayarak geleceklerini ipotek altına aldılar. "Jeopolitik körlük" ile tabir yerindeyse "ayaklarına kurşun sıktılar.”
Ancak Türkiye'nin bu yanlış adım atanlara kızması ve onlarla ilişkilerini kesmesi, bunu tezgâhlayanların "ekmeğine yağ sürmek” olur.
Türkiye itidal ile hareket etmeli, bu devletlerin çıkarlarının bizimle hareket etmekten geçtiğini ısrarla anlatmalıdır.
"Türk Devletleri Teşkilatı”nın hedeflerine odaklanmalı, "Türk Birliğini” sağlamak için çalışmaya devam etmelidir.
Zira sabır, itidal ve akıl, birlik ve beraberliğin anahtarıdır…
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
İKLİM KANUNU…?!
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
ŞARA-MAZLUM ABDİ ANLAŞMASI VE AKLA TAKILAN SORULAR
MASADAKİ ATIŞTIRMALIK ÇEREZ: UKRAYNA
DOLDURUŞA GELEN, UKRAYNA GİBİ OLUR.
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
GÜCÜN AYARTICI CAZİBESİ
ORTA-DOĞU’DA KARTLAR YENİDEN DAĞITILIYOR.
MUSİBETLER BİZİM ESERİMİZDİR