Ya Okul, Ya Dershane

      - “ Çabuk  ol  oğlum, dershaneye  geç kalıyorsun. ”
      -  “ Of anne! Okuldan yeni geldim. İnsana nefes aldırmıyorsun. Bir şeyler atıştırıp hemen çıkıyorum.”
      - “ Yavrum dersi kaçırma. Kantinde ayaküstü bir şeyler atıştırıver. Denemelerde Ayla’nın kızı  seni geçerse,  anayla kızın havalarını hiç çekemem.”
      - “ Çocuklar bu konuyu geçiyorum. Dershanedeki öğretmenleriniz anlatacak.”
      - “ Lise son sınıftaki öğrenciler 2. dönem ders işlemeyecek. Rapor almanıza gerek yok.”
      - “ Su alıyor. Çocuğa bot al babası.”, “Dershane taksiti ödedim. Vallahi meteliğim kalmadı hanım.“
      - “ Üniversite sınavını kazanamayınca bunalıma girdi.”
      Bu konuşmaları ya yapmışızdır. Ya da duymuşuzdur.
      Sistem yarışma üzerine kurulu. Bir defa temel yanlış burada.
      Yarış, insanda birbirini alt etme, kıskançlık ve haset duygularını çoğaltır. Paylaşmayı,  yardımlaşmayı, sevgi ve saygıyı  azaltır. Yetiştirdiğimiz nesildeki davranış bozukluklarının  nedeni  bu yarış sistemi.
      Sabah erkenden  başlayan okul, dershane ve ev arasında geçen bu koşturmaca, akşam geç saatlerde gencin yorgun bitkin halde eve dönmesiyle sonlanır.      

      Ertesi gün aynı telaş…Bu yıllarca böyle sürer gider.
      Çocuk  çocukluğunu, genç  gençliğini yaşamadan /anlamadan en güzel yılları heba olur…
      Mutsuz evlilikler, boşanmalar, psikolojik problemler, intiharlar… Sonuç;  sağlıksız ve mutsuz  bir nesil…
      Yarış atı bir kulvarda koşar. Biz gençlerimizi iki kulvarda birden koştururuz. Okul ve dershane.
      Okul temel olduğuna göre, dershanelerin okula dönüştürülmesi  güzel bir uygulama.
      Böylece gençler iki kulvarda yarışmayacak, aileler dershanenin maddi yükünden kurtulacak, dershane sayısınca  yeni özel okul oluşacak. Rekabet artacak, daha kaliteli ve ucuz eğitim hizmeti almak mümkün olacak.
      “Dershanelerin eğitimi daha kaliteli ” deniyorsa;  çözüm okulların daha kaliteli hale getirilmesidir. Yoksa aynı dersler için hem okulda, hem dershanede emek harcamak, zaman kaybı  ve ailelere büyük külfettir.
      Üstelik hayat için gerekli  bilgileri vermeye odaklı bir öğretim yok.
      Okulda öğretilenlerin çoğu hayattan kopuk ve lazım olmayan türden. Daha hayati bilgiler verilmeli.
      Gençler  ileride kuracakları yuvada sorumluluk alacaklar. Mesela; eşlerin hak ve sorumlulukları birbirlerine nasıl davranacakları, çocuk eğitimi, gibi daha temel konular öğretilse daha iyi olmaz mı?
      İyi kötü bir şeyler  öğretiliyor. Ama; kravatla, başörtüyle, saçla sakalla uğraşırken eğitime vakit kalmıyor. Eğitim sevmektir, anlamaktır, rehber olmaktır,  istenilir davranış değişiklikleri oluşturmaktır. Ama nerede…?!
      Okulların eğitemediği gençlerimize sokaklar, internet ve yanlış arkadaşlıklar yön veriyor.
      Üniversiteyi kazanmak da yetmiyor. Sonra KPSS, YDS v.s ile yine yarış sürüyor.  İş bulanlar uzun süren yarışta bedenen ve ruhen yorgun düşüyorlar.       

      Kazanamayanların vay haline… Yılların emeğine mi yansınlar? İşsiz kaldıklarına mı? Uzun bir ömrün yüklediği zorluklarla nasıl başa çıkacaklarına mı?
      İşte eğitim ve sınav sisteminin ortaya koyduğu tablo: Gereksiz bilgiler yüklenmiş, üniversite duvarına toslamış, ümidi kırılmış, yaralanmış, işsiz, milyonlarca genç. Emeği boşa gitmiş, hayalleri yıkılmış  bir o kadar da aile…    
      Ey yetkililer. Şapkanızı önünüze koyup düşünün. Bu temel sorunu çözün…
      Aksi halde tarih, millet ve Mahkeme-i  Kübra’da bir neslin hesabını veremezsiniz…


Yazarın Diğer Yazıları