BİR KONYA ÇOCUĞU ŞAİR CEMAL OĞUZ ÖCAL
AKŞENER NEYİ BAŞARDI?
GÜNÜMÜZ SORUNLARINDAN İLETİŞİMSİZLİK
GENÇLİĞİN GELECEĞİ-GELECEĞİN GENÇLİĞİ (TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ)
Dezenformasyonla mücadele ediliyor mu?
Evlilikte Güven
Hardal Tanesi
DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
ULU CAMİİ
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
Şiir
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
Yaz lastiği zamanı geldi
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
İmtihan salonu olarak düzenlenen dünya hayatında bütün eşyalar imtihanın birer tamamlayıcı unsurlarını oluştururlar.
Bize verilen ya da verilmeyen her şey bizim için bir imtihandır.
Başarı,kazanmak,nimet bir imtihandır ŞÜKRÜ gerektirir.
Başarısızlık,kaybetmek,musibet bir imtihandır SABRI ister.
Bu çerçeveden bakıldığından müminin her hali güzeldir.
Bir şey ya bizzat güzeldir, ya da neticesi itibariyle güzeldir.
Bediüzzaman Said Nursi bu gerçeğe şöyle işaret eder.’Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz.Zira dünya durmuyor, gidiyor.İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı, kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedî ömrün önündedir. O ömr-ü bâkide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fâni ömürde sa'y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!’
‘Kanaat tükenmez hazinedir’ hadisi meseleyi özetler.Zira İslam’da nimetlerde kendimizden aşağıya,ibadetlerde ise kendimizden üstün olana bakmamız gerekmektedir.
Hırs ise bütün bu gerçeklere ters insanı ve kurumları başarısızlığa iten tehlikeli bir haslettir.
İnsan ve kurumlar tevekkülle meşru dairede çalışmalı sonuca kanaatle razı olmalıdır.
Hareketlerini neticeye kazanmaya ve kaybetmeye bina edenler şeytanın tuzağına düşmüşlerdir.
Rabbimizin çizdiği meşru dairede her şeye rağmen, netice ne olursa olsun ayrılmamak, müslümanın ve İslami müesseselerin en birinci görevleridir.
Şunu unutmayalım.Allah dilerse facir bir insanla da dinini destekleyebilir.
Rabbimizin dinini yüceltmede bize ihtiyacı yok.
Bizim gerçek insan ve kul olma yolunda dine ihtiyacımız var.
Rolümüzü abartmayalım.Büyük senaryoda bir figuran olarak rabbimize en güzel hareketlerimizi,en güzel duruşumuzu sergileyip imtihanın gereğini yerine getirelim.
İbadetin,hizmetin azda olsa devamlı olanın meşru olanın makbul olduğunu unutmayalım.
Şu an ülkemizde imtihanın en ağır şeklinin; kişi ve kurumlar için daha çok artırma konusunda acımasız bir yarış içerisinde olmak olduğu tespitini yapabiliriz.
Kişiler yarışıyor,aileler yarışıyor,kurumlar yarışıyor,cemaatler yarışıyor.
Ölçü nitelik (kalite) değil nicelik(sayı)
Oysa Allah katında bir gram ihlaslı amel,tonlarla ihlaslı olmayana ağır basar.
Buradan başta nefsim olmak üzere tüm kesimlere çağrım !
Lütfen hırs göstermeyin, kanat edin.
Sonu yok bu işlerin,bir vadiyi doldursanız ikincisine başlayacaksınız.
Dünya tuzlu su gibidir, içtikçe susuzluğunuz artar.
En büyük kazanç için dahi dinin en küçük emrinin ihlal etmeye değmez.
Sabah kalkıp 2 rekat namaz kılmak dünyadan ve içindekilerden daha değerlidir.
Burası doymak için değil tatmak içindir.
Doymayı cennete bırakın.
Her şeye rağmen kanaat edin.
Deveyi yardan atan şeyin ‘bir tutam ot’ olduğunu unutmayın.
Hardal Tanesi
Özeleştiri mi/Savunma mı?
Siyasette Adalet mi Fayda mı?
Yapamadığımız Şeyi Allah’tan İstemek!
Buen Vivir
ORUÇ BİZİ TUTTU MU ACABA?
Başrol de mi Oynuyorsunuz, Yoksa Figüran mısınız?
Nehir Akmalı!
Saygı Duymam Gereken Bu(!) mu?
Dünya ve Ahirette Uyuyabilmek ve Uyanabilmek