TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
Hz.Şems-i Tebrizi,Hz. Mevlânâ sema ve Biz
MEVLANA’YI ANLAMAK
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
Milletin Sinirini Bozmayın!
SURİYE ZAFERİ’NİN 1. YILI VE DOHA ZİRVESİ
KAZA VE KADER İNANCINI DOĞRU ANLAMALIYIZ
Dolardan Kaçan Yatırımcıları Altının Cazibesi Baştan Çıkardı
TERAZİ
Çözüm Üreten Çağdaş Atan Aranıyor
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Skor 1-1, kazanan Rize!
CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Toplumun genelinin talebi aslında tarihte hep belirleyici olmuştur.
Bu toplumun çekirdeği ailede,işyerlerinde,tüm küçük ve büyük topluluklarda geçerli bir esastır.
Halkının,tabanının nabzını tutabilen , halkıyla sağlıklı iletişim kurabilen liderler hep başarılı olmuştur.
‘Nasılsanız öyle yönetilirsiniz’ sözü bunu anlatır.
Bu aşağıdan yukarıya daha etkilidir.
Yukarıdan aşağıya etki de vardır.
‘İnsanlar emirlerinin yolu üzerinedir’ sözü de bunu anlatır.
Demek ki küçük ve büyük gruplarda başarılı bir yönetim için sağlıklı ve sürekli iletişim şarttır.
Peygamberimiz bunun en güzel örneklerini gösterdi.
Muhatabına tam anlamıyla yönelmek bunu anlatır.
Halkından kim ona ‘lebbeyk’ dese hem fiziki hem de psikolojik olarak ona yönelirdi.
Muhatabını dikkatle dinler ve talebini gerçekleştirirdi.
Sürekli halkının arasındaydı.
Onlar gibiydi,onlarlaydı.
Halifeleri ve onu sevenler bu geleneği devam ettirdi.
Hz. Ömer geceleri şehrin kenar mahallelerini gezerdi.
İhtiyaç sahiplerini bizzat tespit ederdi.
3 kıtaya yayılan 3 milyon orduya sahip güçlü Osmanlı Padişahları tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşmak ve onlarla sıcak temas kurmaktan vazgeçmedi.
Aile reisliğinden devlet başkanlığına kadar her kademedeki idareciler bu kurala uymak zorunda.
Bu konuyu ‘’Bazılarımız, adil bir yönetim için başkasının ayakkabısıyla 3 gün yürümek zorunda.’’ Başlıklı yazımda geniş bir şeklide değerlendirmiştim.
Konuyu ayrıntılı okumak isteyenleri linkteki yazıyı okumayı tavsiye ediyor ve idarecilik konusunda Mehmet Akif merhumun uyarılarıyla bitiriyorum.
(...) Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer'in
Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;
Evet, hilâfeti yüklenmeyeydi vaktiyle.
Bir ihtiyar kan bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!
Yetîmin, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!
Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:
Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!
Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!
Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;
Ömer koğulmada her mâtemin civârından!
Ömer halife iken başka kim çıkar mes'ûl?
Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!
Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?(...)'
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Okyanus mu, Kuyu mu?
Acı mı, Tatlı mı?
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Evde Oturan ERKEN Ölür!
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
Dinin Geleceği
Kendi Ekseni (Egosu) Etrafında Dönmenin Usulü
Doğa’dan Allah’a…
Hiçbir Başarının Bedeli “Şerefimiz” Olmamalı!