TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
Hz.Şems-i Tebrizi,Hz. Mevlânâ sema ve Biz
MEVLANA’YI ANLAMAK
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
Milletin Sinirini Bozmayın!
SURİYE ZAFERİ’NİN 1. YILI VE DOHA ZİRVESİ
KAZA VE KADER İNANCINI DOĞRU ANLAMALIYIZ
Dolardan Kaçan Yatırımcıları Altının Cazibesi Baştan Çıkardı
TERAZİ
Çözüm Üreten Çağdaş Atan Aranıyor
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Skor 1-1, kazanan Rize!
CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Sıffin olayı; Meşru, seçilmiş Halife Ali ile İslam Devleti'nin Suriye valisi Muaviye bin Ebu Süfyan arasında yapılan savaş.
Sıffin olayı ve orada yaşananlar; İslam ümmetinin titizlikle üzerinde durup çözmesi gereken çok bilinmeyenli denklemlerinden en başta gelenidir.
Sıffin'de yaşananlar çözülmedikçe bugün Müslümanları gerçek anlamda bir ümmet haline getirmek, İttihad-ı İslam bayrağı altında toplamak çok zordur.
Zira o günde İslam binasında açılan delikler tam anlamıyla tamir edilip kapatılamadı.
Kısaca olayı hatırlayarak başlayalım.
Seçilmiş ve meşru halife Hz. Ali(r.a.) Hz. Osman'ın kanını bahane ederek itaat etmeyen Muaviye bin Ebu Süfyan'a karşı Sıffin'de kendi bulunduğu durumun haklılığına dair deliller sundu.
Delil; seçilmiş meşru halife olmasının yanında ashabın kalabalık olduğu bir ortamda söylenmiş Peygamberimizin meşhur dediğimiz bir hadisdi.
Peygamberimiz; 'Bâgî bir taife, Ammar'ı katledecek.' Dedi. Sıffîn Harbi'nde Hz. Ali(r.a.) tarafında iken Muaviye bin Ebu Süfyan taraftarlarınca katledildi. Hazret-i Ali, onu Muaviye'nin taraftarları bâgî olduklarına hüccet gösterdi. Fakat Muaviye demogoji ile tevil etti. Amr İbn-ül Âs ise cerbeze yaptı.
"Baği bir taife Ammar'ı öldürecek” hadisini meşhur olduğu için inkar edemeyen Muaviye bin Ebu Süfyan ve Amr bin As demogoji ve cerbeze yoluna gittiler.
Muaviye bin Ebu Süfyan dedi ki; "Sadece Ammar'ı öldüren kişiler bağidir, biz O'nu öldürmedik” dedi. Sanki öldürenler O'nun askeri değildi.Bu bir demogojiydi.
Amr bin As daha ileri gitti: "Ammar'ı Sıffin'e getirerek ölümüne kim sebep olduysa baği odur” diyerek cerbeze yaptı.
Hz. Ali(r.a.) bu cerbezeli yoruma şöyle cevap gönderdi. "O yoruma göre Hz. Hamza'nın katili de Hz. Peygamber mi oluyor? Zira Uhud'a Hz. Hamza'yı Peygamberimiz götürdü”
Bu cevap onları susturdu ama nefislerine basıp, hakikati itiraf edip sıddıkiyete dönemeyip ömür boyu devam edecek demogoji ve cerbezeye mahkum oldular.
Gömleğin bir düğmesi yanlış iliklendiğinde artık diğerleri de yanlış gidiyordu. Düzeltmenin yolu başa dönüp, hata başladığı yerden düzeltmekti.
Aynı hatayı Hz. Hasan(r.a.) yazılı olarak imzaladığı ahitnameye ihanet ederek devam ettirdi Muaviye bin Ebu Süfyan.
Kendisinden sonra halife olacak Hz. Hasan(r.a.) elmas tozuyla zehirletti ve ahdine ihanet ederek oğlu Yezid'i veliaht tayin etti.
İslam'a en büyük bidati babadan oğula geçen yönetim sistemi ısırıcı saltanatı sokarak çağları aşan ve günümüze yansıyan derin acı ve problemlerin yolunu açtı.
Bugün İslam Ümmeti Kur'an ve Sahih Sünnet ölçüsüyle günümüzü sosyal, siayasi, kültürel, ekonomik açıdan yeniden dizayn etmeli ve bu 3 kelimeye dikkat etmeli.
Demagoji; halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Yunanca demos ve agogos kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir.
Cerbeze; yalanı süsleyerek doğru göstermek, kurnazca lâflarla aldatarak üste çıkmak, lâf cambazlığı ile doğruları örtmek, yalan dolanla hakikati örtbas etmek anlamlarına gelir.
Sıdk; vâkıaya uygun hüküm ifade eden söz, yalanın karşıtı olan doğru söz, hakikati konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, vaadine sadâkat göstermek.
Sıdk imanın şartı, kizbin kardeşleri olan demogoji ve cerbeze küfrün çocuklarıdır.
Müslümanlar her şeyden önce sıdk ve emanet sahibi olmalı.
Sıdk yoksa iman yok, emanet yoksa orada iman değil nifak var, münafıklık var.
Sıdk o kadar önemli ki Yüce Allah insanların derecelerini anlatırken Peygamberlerden sonra Şehitlerden önce Sıddıkları sayıyor. Bu yüzden Ebu Bekir Sıddık ikinin ikincisi.
5 vakit namazda 40 defa okuduğumuz Fatiha suresinde istediğimiz "Ey Rabbimiz bizi nimet verdiğin kulların arasına kat” duasını Rabbim Nisa suresi 69. Ayette açıyor.
Nebiler(1)-Sıddıklar(2)-Şehiter(3)-Salihler(4)-Onlarla beraber olanlar(5)
"Kim Allah'a ve Elçi'ye ita'at ederse işte onlar, Allah'ın ni'met verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve salihlerle beraberdir. Onlar da ne güzel arkadaştır! Nisa, 4/69.
Rabbim; hepimizi tarihten, kıssalardan ibret alan yalandan, cerbezeden, demagojiden uzak, sıddık kullarından eylesin.
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Okyanus mu, Kuyu mu?
Acı mı, Tatlı mı?
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Evde Oturan ERKEN Ölür!
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
Dinin Geleceği
Kendi Ekseni (Egosu) Etrafında Dönmenin Usulü
Doğa’dan Allah’a…
Hiçbir Başarının Bedeli “Şerefimiz” Olmamalı!