“Canlı Yayında Konuşur Gibi” Konuşabilmek
Şivlilik bir dünya markası haline getirilebilir.
KÜRESEL GÜÇLERİN ELİNDEKİ SİHİRLİ GÜÇ, BİLİM
Ağaların eli tutulmaz
REĞÂİB GECESİ BİR GECE DEĞİL BİR YÖN TAYİNİ
Sûfî bir ses işittim uzaklardan…
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR…
Veeeee nihayet! Güzel futbol güzel sonuç…
Seküler kesimin çatallı dili
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
SEVDALISIYIZ
ÜÇ AYLARA KAVUŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ
Bahanesiz Maçtan Hüsran Çıktı
AHLAK VE VİCDANIN SESİ MISIRLI YAZAR MUSTAFA LUTFİ EL-MENFALUTİ
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Dünyayı, imtihanı, aileyi, vefayı, cemaatin/cemiyetin/ümmetin değerini, kardeşliği, vefayı, dostluğu en güzel anlatan şiirlerdendir "Tut Ellerimden.”
Merhum Abdurrahim Karakoç akıl çeşmesinden akıtıp, gönül imbiğinden süzdüğü dizelerle insan/değer ilişkisinin çerçevesini çizmiş ve muhteşem bir tablo olarak resmetmiştir.
"Sırattan incedir sevda köprüsü,
Beraber geçelim tut ellerimden,
Niyet ak güvercin vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden”
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hira mağarasındaki kutlu doğumunun arkasından hemen eşi Hz. Hatice (r.a.) koşmuş ve "tut ellerimden” demiştir.
Eşiyle başlayan halkalara Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve daha sonrasında Dar'ul-Erkam'da yetiştirdiği gençleri eklemiş ve onlara "tutun ellerimden” saadete uçalım demiştir.
Muhatap olduğu kişiye tam anlamıyla Hızır değeri vermiş ve ondaki "irfan” dan sonuna kadar istifade etmiş; dileyen muhatabına da kendisindeki "irfan”ı cömertçe sunmuştur.
Tuttuğu eli, muhatabı salmadığı sürece asla salmamış, O kutlu eli bey'at ederek tutanlardan kısa sürede dünyanın en mümtaz topluluğunu yetiştirmiştir.
Akabe bey'atlarıyla başlayan kardeşlik sözleşmeleri; kadim kan davaları olan Evs ve Hazrec'in barıştırılması ve kaynaşması; Muhacir ve Ensar'ın dillere destan kardeşliği ve Medine Vesikası ile tüm şehrin kardeşliğine uzanmıştır.
Rahmetle kuşanmak ve çevresindeki herkese ve her şeye rahmet olmak böyle bir şey.
Ellerinden tuttuğunuza değer katmak ve ondan değer almak; "li tearafu” sırrı yani.
"Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız ve diğerinizin değerinizden istifade etmeniz için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na en çok saygı ve hürmet göstereninizdir. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” Hucurat, 49/13.
Rahmet Peygamberi (s.a.v.)'nin bu ilişkisini; O'na samimi ve dürüstçe muhatap olan Ömer bin Hattap üzerindeki etkisini Bedizüzzaman Said Nursi şöyle şiirleştirir:
"Bir nazar-ı peygamber
Birden bire kalb eder
Bir bedevî câhil, bir ârif-i münevver.
Eğer mizan istersen:
İslam'dan önce Ömer,
İslam'dan sonra Ömer.
Birbiriyle kıyası:
Bir çekirdek, bir şecer.
Def'aten verdi semer,
O nazar-ı Ahmedî, o himmet-i Peygamber.”
Ümmeti olarak biz de yağmur gibi rahmet olmak istiyorsak muhatabımıza Hz. Hızır (a.s.) değerini verecek, ondan irfanı alırken bizdeki irfanı da en cömert şekliyle paylaşacağız.
Dünyada İblis'in yetkisi ve etkisi bizim bıraktığımız boşluk kadardır dostlar.
İlim, amel, ihlas ve ihsanla; doldurmadığımız bütün zaman ve mekânlara hükmetmesi için İblis'e müsaade edilmiştir.
Allah'la 7/24 çevrim-içi yaşayan şuurlu ve çevresine rahmet yayan, çevredeki rahmeti kendisine enerji olarak toplayan Müslüman'ın olduğu yerde İblis barınamaz.
Allah'ın inayet ve rahmeti, birbirine kurşunla tutuşturulmuş gibi birbirlerinin ellerinden tutan, gönüllerini birbirine sınırsızca açmış ve akıl terini hep birlikte döken Müslümanların oluşturduğu cemaatin/cemiyetin/ümmetin her daim yanındadır.
Bu rahmet ayından gelin kendimize Kur'an rehberliğinde bir format atalım ve pirüpak doğduğumuz fabrika ayarlarımıza dönelim.
"Kendini pâk tutan, Rabbini anıp namaz kılan elbette umduğuna ermiştir.” A'la, 87/14-15.
"Nefsini pak eden muhakkak umduğuna ermiş, Kendini kirleten kimse de kendine yazık etmiştir.” Şems, 91/9-10.
Aşkın varlığımız, bize şah damarımızdan yakın Rabbimizin uzattığı rahmet ve merhamet elini,
İçkin varlığımız eşimizin şefkat ve meveddet elini,
Taştığımız varlıklar anne/babamız ve taşkın varlıklarımız çocuklarımızın hürmet, bereket ve sevgi dolu ellerini öncelikli olmak üzere;
Dalga dalga açılan sudaki halkalar gibi uzatın elinizi ve tutun yaratılmışların ellerinden.
Nurullah Genç diyor ya; yed-i tûlâ (uzun el) sahibi olmayan insan nakıstır, yarım insandır.
Uzatın elinizi, açın aklınızı ilme, gönlünüzü irfana ki tamam olun!
Haydi!
Uzatın ellerinizi.
“Canlı Yayında Konuşur Gibi” Konuşabilmek
Meşruiyetin Olmazsa Olmaz 3’lüsü
Dinle Neyden/Gönülden
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Okyanus mu, Kuyu mu?
Acı mı, Tatlı mı?
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Evde Oturan ERKEN Ölür!
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
Dinin Geleceği