Sessiz Kalabalıklar: Modern Hayatta Yalnızlık
Demokrasi Karanlıkta Ölür
Boykot, farz-ı ayndır
Sessiz Tanık / Saatli Cami
KENDİMİZİ HESABA ÇEKELİM
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
HZ. Peygamberimizin İletişim Modeli Ve Teknoloji Bağımlılığından Nebevi Kurtuluş
FİLLER TEPİŞTİ, ÇİMLER EZİLDİ.
Bilimin Kalbi Konya
ZALİMİN GÜCÜNE BAKILMAKSIZIN KARŞI KONULMALIDIR
Carry Trade gibi yöntemlerle gelen sıcak para girişleri felakettir
İç sahada alınan net galibiyet
Kimlik Değiştiren Konyaspor
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Bağırarak suç bastırmak
ERİNMEDEN
BASIN DİLİ
"Var bir yaşanmamışlık sanki özünde, benim içimde ukde kalan” sözü insan psikolojisinde çok önemli bir sendrom olan "oral fiksasyon”u tarif eder.
"Oral fiksasyon” insanın ana vatanı çocukluğunda takılıp kalması, oraya hapsolması, o dönemden ileriye geçememesidir.
Hayat, namaz kılmak gibidir.
Hakiki namaz için tadil-i erkan ne ise, hayat için teenni odur.
Tekbirin, kıyamın, rüku, secde ve tahiyyatı hakkıyla yerine getirirseniz namaz namaz olur.
Hayatımızda böyle…
Damla kendini tamamlamadan nasıl düşmezse, hayatın etaplarında da biri tamamlanmadan diğerine geçilmez.
Geçilirse bir şeyler eksik kalır, noksan kalır, ukdeler oluşur, oral fiksasyon gelişir.
İnsan en az 9 ay anne karnında tamamlanır ve dünyaya düşer.
Dört ayrı ayette Allah tarafından emredilen en az 24 ay annelerin bebeklerini emzirmeleri ve kendileri bırakana kadar anne sütünden kesilmemeleri istenir.
En az 24 ay annesini emen bebek oradan da, şefkatli, merhametli güven dolu kollardan dünyaya düşer.
7 yaşında kadar anne, baba, dede, nine, amca, teyze ve yakın akrabaların katkısıyla kişiliği tamamlanır ve gerçek anlamda hayat yoluna başlamıştır artık.
Çocuk hakkıyla tamamlamadığı ütün süreçler için tam anlamıyla bir bağımlılık oluşturur.
Yaşanmamışlıklar bir ömür boyu insanın geçmişe bağımlı kalmasını sağlar.
O bağımlılıklar anı, günü, zamanı tam anlamıyla anlamasını, yaşamasını engeller.
Ömrün her dakikasında bir kulunç gibi kasar hayatımızı…
O halde hayatımızın her aşamasını namazımız gibi tadili erkanla, teenni ile, her anın hakkını vererek yaşamak durumundayız.
Atladığımız ve ertelediğimiz her şeyin çok daha zor biçimde önümüze çıkacağını unutmayalım.
Çıplak doğup kundağa sarılarak başladığımız, yine çıplak ölüp sadece bir kefene sarılarak ayrılacağımız şu kısa dünya hayatında dua ve niyazımız şu ayet olsun:
"Ve şöyle niyaz et: "Ey Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla! (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar! Katından bana yardımcı bir kuvvet ver!” İsra; 17/80.
Demokrasi Karanlıkta Ölür
Yaşlanmaktan ve Yorgunluktan Hızlı Çıkış (Lenf Sisteminin Esrarı)
Önce İncir/Tin/Tatlı; Sonra Zeytin/Tuzlu (Tin/95/1)
Ellerimizle Yaptığımız Altın Kafeslerimiz
Yükseköğretim Nasıl “Yüksek” Olur?
“Dünya’ya Önce Gelmek/Yaşlılık” Kazanım mıdır?
Divriği’yi Görmeden Ölmeyin!
“Verilen emri” Yerine Getirmek
Postmodern Dönemin Müslümanlara Sunduğu Fırsatlar
“Babanın Gölgesi” İyi Bir şey mi?