Bağ Pekmezi

(Üzümden yapılan pekmeze bağ pekmezi Pancardan yapılana pancar pekmezi denirdi bizim köyümüzde)

Budadım bağları yemedim üzüm,

Gaynadın bekmezi de gelirim güzün,

Yare söyleyecek galmadı sözüm,

Kirpiklerin gözüme Kaküllerin yüzüme

Ne dedim de darıldın Bakmıyorsun yüzüme

 

Der eski koya türküsünün birinde. (inginli yüksekli gayalarımız)

 

Konya şehri içinde varoşlarda ve Konya'nın kırsal dağ köylerinde Ağustos sonuna gelip Eylül ayı girince Bu aylara Konya lılar güz ayları derler, Aileleri bir telaş alır çünkü kış görüntüsü kendini hissettirmeye başlar zaten Konya nın eski insanları şöyle derlerdi. Ağustosun on beşi son on beşi kış onun için Gış erzağını tedariğe başlayalım derler ve artık tarlasında bağçasında, bostanında borlağında yetiştirdiği sebzeleri toplar turşu kurar salçasını yapar kışın sofralarda vazgeçilmez olan acılısını yapar meyvelerin kurusunu muhafaza eder hoşaf için. Bunlardan en önemli olanı da pekmez kaynatma tam bu günlere rastlar, artık köylülerin bağlarından bağçalarından topladıkları üzümleri ya satış için pazara taşır ya da pekmez yapmak için çaba sarf eder.

Acizane bizimde evin önünde elinizin artığı iki asmamız var. Yaz günleri bunun altında hem gölgeleniriz hem de hem de rabbimiz vermiş ise üzümlerinden gelenlere ikram ederiz kendimizde yeriz. Bu üzümler her ne kadar pekmez kaynatmaya elverişli ya da yeterli olmaz ise de biz yaşlıların eski alışkanlığı nükseder bu üzümleri toplayıp altına yakacak odun da var ise kaynatmaya heves ederiz. Ederiz de ardından da pişman oluruz neden? Çünkü artık gücümüz yetmez pekmez kaynatmak kolay değil zor iş. Bağ üzümü ile bağça üzümünün hem pekmezi değişik olur hem de yapılışı değişik olur. Genelde bağ üzümleri pekmez yapmağa elverişli olur ama evlerin önünde asmalarda yetişen üzümler yiyerek tüketmek içindir pekmeze pek durmaz. Evimizin önündeki üzümleri toplayıp bir leğene doldurduk, ama pekmez için yeterli olmadığını fark ettik, eşimin de benimde yaşımız geçmiş olduğu için belki çocuklarımıza bir hatıra olarak kalır düşüncesi ile ne kadar pekmez çıkarsa yapalım onlarda görsünler deyip pazara gittik. Oradan bir tanıdık köylüden 40-50 kilo kadar bağ üzümü alıp eve geldik.

Bir gün akşama adar onların çöpünü çöpelini çürük çarığını temizledik, evdeki birkaç leğene toprakladık sabaha kadar onları göynümeye bıraktık. (Göynüme toprağın üzümleri eritmesi)

Ertesi gün sabahın erken saatinde kalktık serinde onları bir telis çuvala koyup leğenin içersinde basalayıp şırasını çıkarmaya başladık, eskiden köylerde bu işin daha kolay yapılması için sert kayalardan oyma Çaraşlar vardı. Bağ bağçadan toplanıp gelen bütün üzümler onun içersine dökülür basalanır (çiğnenir) şırası altındaki kazanlara akar toprağı çalınır orada dinlenir dinlenen şıralar usuleti ile yavaşça alınır bulandırmadan leğene konur bağ pekmez olması için kaynatmaya başlanırdı. (bağ pekmezi bizde pancar pekmezi de yapıldığı için ayırıyorum)

Neyse dönelim konumuza üzümleri basalayıp şırasını almak işi bana düşüyordu, öğleye kadar şıraları çıkardık yeterince toprağını verdik dinlendirdik (pekmezin tatlı olmasında topraklamanın çok önemi vardır) öğleden sonra bu işte daha bilge olan hanımlar olduğu için. Eşim o şırayı bulandırmadan leğene doldurdu ocağa koydu ateşi yakıp bana kaynatmasını bıraktı o artık kalan dinlenmiş şıraları azar azar leğene ilave diyordu.

Her ne kadar bu işin harcı masrafını gorutmasa da çok pekmez çıkmasa da belki satın aldığımız ücretten fazlaya mal olacaktı bize bunu biliyorduk. Ama çocuklarımızın bu kültürü görmesi için bu işe giriştik. Onlara dut ve asma yaprağı leğende pekmezköpüğünün nasıl yendiğini lezzetinin tadına varsınlar ve hatırlarında kalsın diye pekmezi kaynattık her aşamasını da şimdiki teknoloji ile fotoğraf ve video ile kayda aldık. Bir kısım aşamalarını da sosyal medya aracılığı ile eşim dostum ile de paylaştık birkaç saat içersinde çok da güzel tebrik ve tepkiler aldık Allah insanları dostsuz koymasın, beğenen ve yorum yazan herkese teşekkür ediyorum. Gelecek seneye erer miyim ermez miyim bilemem ama bunların çocuklarımızın ruhunda benliğinde yeri gitmez sanırım

Bunu doğal olarak yapabilen yapsın yapamayan da gücü nispetinde alıp kış günleri sofrasında mutlaka bulundursun çok hastalığa şifa vücuda enerjidir.

 

Bir Hatıra: bu yazımı yazarken 1980 li yıllardan bir hatıra aklıma geldi, yazımın konusuyla biraz ilgili, Karaaslan taraflarında kurulan saman pazarından bir vatandaşın birinden bir Römork saman aldım. Evime getiriyorum samancı kardeş iki de bir şöyle diyordu. Valla gardaş saman sattığmızdan filan değil oğlan evereceğiz para iktiza olacak Aklın vardı mı? Tamam dedik karaaslandan Lalebahçeye gelinceye kadar arkadaş bu sözü defalarca söyledi bende artık bıktım sözden gardaş ben samanın parasını vereyim de ister oğlan ever istersen gız gelin et ben garışmam demiştim. Onun hesabı. Benim de Bekmez gaynattığımdan değil de Eski Gonyamızın vazgeçilmezi olan kültür anılarda tekrarlansın idi.


Yazarın Diğer Yazıları