Akif’i, Akifçe Anlamak

Âkif, "Âsım'ın Nesli” derken; İslamî hayatı özümsemiş, yine Âkif'in; "doğrudan Kur'an'dan alarak ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı” fikriyatında, davasından asla taviz vermeyen, ülkesi, dini ve milli değerleri tehlikeye girdiğinde; tankın önüne kendini atmaktan geri durmayan, silaha, top mermilerine göğsünü geren, şehadeti, "ŞEB-İ ARUS” bilen gençliği kastetmektedir.

Bu fakire göre Âkif, sadece bir şair değil; iyi bir aile babası, iyi bir cami cemaati, iyi bir toplum üyesi, sağlam bir milliyetçi ve asla, hiç bir zaman inhiraf etmemiş bir muttaki Müslüman!

O, dertli insan. Toplumun derdiyle dertlenmiş, ona care arayan bağrı yanık bir değer. Şöyle diyor;

 

Adamlığın Yolu Nerdense, Bul Da Girmeye Bak

 

 

Nasihatım sana: Her şeyle iştigali bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere.

 

 

Âkif, merhumun bu şiiri bendenizde şu satırları söylemeye yöneltti;

 

 

Adam Aranıyor!

 

Adamlık çarşıda, pazarda satılmaz,
Ki alalım; üç beş kilo, birkaç paket..
Saklayalım, nasıl olsa atılmaz.
Adamlığın rayici de olmaz,
Bugünkü rayiç şu diyelim.
Adamlıkla belli olur adam,
Gezmekle bulunmaz adım adım.
Konuştuğuna bakılır,
Düşüncen nasıl, fikrin ne,
Nasıl anlayışın var, zikrin ne?
Sevgin var mı, ahlakın ne durumda?
Sana itibar ediliyor mu her oturumda?
Verdiğin sözde duruyor musun?
Emanete ihanet etmiyor musun?
Herkesi seviyor, kin gütmüyor musun?
Kırıcı değil, tatlı dilli,
Sıcaklık sunan, veren elli.
Barışın temsilcisi,
Huzurun elçisi,
Dünyanın bekçisi...

 

 

Âkif, tevekkülü; tembellik, mıymıntılık, elini taşın altına sokmamak, suya sabuna dokunmamak olarak anlayanlara şunları söylüyor;

 

Ey Yolcu Uyan!

 

''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan...
Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid.
Alemde ''tevekkül'' demek olsaydı ''atalet''
Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş'al-i tevhidi sönerdi;
Kur'an duramaz, Nezd-i İlahi'ye dönerdi.

''Dünya koşuyor'' söz mü? Beraber koşacaktın;
Heyhat, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
Madem ki uyandın o medid uykulardan,
Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.
Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat, yıkmaya kalkışma bu yolda.
Ahlafa döner, korkarım, eslafa hücumu:
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?

Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha:
Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha!

Yazarın Diğer Yazıları