ALLAH’I SEVEN HER ŞEYİ SEVER

Allah'ı seven, insanı, tabiatı, çevreyi, yaratılan her şeyi sever. Çünkü; bir damla sudan dünyalara hükmeden, akıl, beyin ve düşünce dediğimiz harikaya sahip olan insanın yaratılmasını Kur'an şöyle ortaya koyar;

"Hani rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar. "Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah. "Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu.”

  1. diyor ki; kendi irademden kudret ve sıfatımdan ona bazı yetkiler vereceğim, o bana izafeten, bana niyabeten yaratıklarım üzerinde bir takım tasarrufa sahip olacak, benim adıma hükümlerimi icra edecek, o bu hususta asil değil, kendi zatı ve şahsı adına bir kalfam olacak, benim kanunlarımı tatbik etmeye memur bulunacak, arkasından gelenler ona halef olarak aynı görevi icra edecekler.

"Hani Rabbin meleklere demişti ki; "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım. Ona şekil verdiğim ve ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.”

"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getirip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının…”

"And olsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere: "Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygıyla eğildiler. O, saygıyla eğilenlerden olmadı.”

"Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisiyle huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir…”

"Ant olsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.

"Allah, sizi yarattı. Sonra sizi öldürecek…”

"Sizi topraktan yaratması, O'nun (Varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (Çoğalıp) yayılıyorsunuz.”

"Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır…”

"Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

"İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (Meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? De ki: "onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”

"(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: "Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı? Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.”

İnsanın Allah tarafından yaratıldığı, Allah'ın insana; anlama, idrak, düşünce, anladığını anlatma yeteneği verildiği belirtilmekte ve insanı insan yapan akıl nimetine vurgu yapılmaktadır. İnsan, bu nimetler karşısında Allah'a kulluğunu anlayıp eksiksiz bir biçimde O'na yönelmesi gerekmektedir.

"O, insanı ateşte pişirilmiş toprak kaplar gibi kurutulmuş çamurdan yarattı. Cinleri de yalın ateşten yarattı. Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?”

İnsanın; değersiz, kurumuş bir çamurdan yaratıldığı belirtiliyor. Bu kadar aşağı, bu kadar hakir olan bir nesneden yaratılan insanı değerli kılan ona şahsiyet giydiren Kur'an ve Kur'andaki ahlaki hükümlerdir. Değilse başlangıcımız kokuşmuş bir su, sonumuz ise cife yani leş. İnsandan; imanı, ahlakı, ibadeti, insani değerleri alırsak ortada leşten başka bir şey kalmaz.

"Gerçek şu ki; insanın yaratılış tarihinde onun henüz anılan bir şey olmadığı bir dönem gelip geçmiştir. Hakikatte biz insanı katışıksız bir nutfeden yarattık. İmtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık. Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. Artık o isterse şükreden olur, isterse nankör olur.”

"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.”

"O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla size besin olsun diye yerden çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın.”

Kur'an'da; "iman edenler” deniyor, "iman ettirilenler” denmiyor. "namazı kılın, zekâtı verin, hacca gidin, orucu tutun deniyor. Aksine; haccınıza gidilsin, namazınız kılınsın, orucunuz tutulsun şeklinde bir pasiflik söz konusu değil. Kur'an, etken olmayı ister. Edilgenliğe hoş bakmaz. Zaten edilgen olarak yapılan iş değerli değildir.

Resulullah (SAV); "bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle değiştirin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle değiştirin. Buna da gücünüz yetmezse kalbinizle değiştirin. Kalp ile değiştirmek, imanı zayıf olanların işidir” der. Dikkat edilirse, kalp ile değiştirmeye yöneliş, pasiflik işareti olup pek tasvip edilmemektedir. En etkin olan; el ve dil ile yapılan tavsiyeye şayandır.

Şahsiyetin oluşumunda; akıl, irade, istek çok önemlidir. "ey iman edenler, iman ediniz” denirken, kişisel çaba sergileyin, kendi gayretinizle, çalışmanızla imanın gereklerini yerine getirin.

Kimseye başkasının çalışması fayda sağlamaz. "kim zerre miktarı iyilik ederse onu görür, kim zerre miktarı kötülük yaparsa onu görür.” Herkes kendinden sorumludur. "Şeytanın adımlarını takip etmeyin” ifadesi, şahsiyetin gelişmesinde çok büyük paya sahiptir. Şöyle denmiyor, "şeytan sizi kovalamasın”. Eğer öyle olsaydı o zaman şahsi çaba geçersiz olur Allah'a, " ne yapalım şeytan bizi kovaladı, günaha sürükledi” der, mazeret beyan ederdik. Ama iş, öyle değil, aklımızı, irademizi, isteğimizi öne alıp yapıp yapmamakta özgür durumdayız.

Yazarın Diğer Yazıları