ARAP BAHARI, YASEMİN DEVRİMİ VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Arap Baharı, 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, Arap Dünyasında yaşanan halk hareketlerine verilen ortak addır. Arap Baharı; Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkmış; bölgesel, toplumsal bir siyasi-silahlı harekettir. Protestolar, mitingler, gösteriler ve iç çatışmalar yaşanmıştır. Halklar, özgürlük mücadelesi adı altında birçok Arap diktatörünü devirmiştir.

Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmaları, Arap baharı içinde mütalaa edilir. İslami demokrasi talepleri artmıştır. Birçok uzman bu eşi görülmemiş halk hareketini, Arap dünyasında yaşanan en büyük değişim olarak yorumlamaktadır. Birçok ülke, kuruluş ve alanda uzman kimseler, hareketlerin farklılığı ve sürekli sancılı, çalkantılı değişimi bahar olarak benimsemişlerdir ve bu halk hareketine Arap Baharı demişlerdir.

Protestolar, Arap Dünyası'nda başta gelen işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsüzlükler ve kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun sonucunda, önce Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin kendini yakmasıyla başlamıştır. Ardından benzer sorunlar yaşayan ülkelerde domino etkisi göstererek yayılmıştır.

2010 tarihinde Tunus'ta başlayan protestolar, halk ayaklanmaları daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün'e sıçramıştır. Bu ayaklanmalar Tunus ve Mısır'da başarı göstermiş, 23 yıldır yönetimde olan Zeynel Abidin Bin Ali ile 30 yıllık yönetici Hüsnü Mübarek görevlerini bırakmak zorunda kalmıştır.

Domino etkisiyle Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın tamamına yayılmıştır. Arap ülkesi olmayan; İran, Arnavutluk ve Ermenistan'da bile, Arap Baharının etkisi görülmüştür. 2012 Mısır Cumhurbaşkanlığı Seçiminden galip çıkan Muhammed Mursi, ülkede tekrar diktatörlük sağlamakla suçlandı. Halk kendi arasında ona Yeni Firavun şeklinde hitap etmeye başladı. Mısır'da Mursi karşıtı gösteriler başladı. Mısır ordusu müdahale ederek Sisi’yi iş başına getirdi.

Libya'da hükümet ve Muammer Kaddafi karşıtı gösterilerle başlamış ve daha sonrasında gerçek anlamıyla bir iç savaşa dönüşmüş ayaklanmalar bütünüdür. Protestolar 15 Şubat 2011 tarihinde başlamış, iç savaş, Sirte'nin düşmesi ve Muammer Kaddafi'nin öldürülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde sona ermiştir.

Ayaklanmada yüzbinlerce insan sokaklara dökülmüştür. Ülke genelindeki silahlı gruplar, iç savaşı andırırcasına hükümet güçleri ile çatışmaktadır. Halk Mısır Devrimi ve Tunus'ta gerçekleşen Yasemin Devrimi'nden esinlenerek yaptığı isyanda bazı adımlar ve ilerlemeler atılmıştır. Ülke genelindeki aşiretlerin oluşturduğu Yemen Aşiretleri İttifakı'na bağlı militanlar bazı kasaba ve semtleri kontrolü altına almıştır. Şii ve Sünni gerilimi, Güney Yemen Hareketi'nin bu ayaklanmadan fırsat sağlayarak saldırılar yapması ülkeyi kaosa sürüklemiştir.

Suriye'deki olaylar, ilk olarak Dera'da, 15 Mart 2011 tarihinde başlamıştır. Arap Baharının etkisiyle devrilen diktatörlerin ülkelerinden ilham alan Beşşar Esed karşıtı muhalifler, silahlanarak top yekun çatışmaya girmiştir. Suriye muhalefeti, devlet başkanı Beşşar Esed rejimini devirmek ve kendi ifadeleriyle Özgür Suriye devletini kurmak için silahlı isyana başlamışlardır. Her iki taraf da dışarıdan askeri ve ekonomik destek almaktadır. Çatışmaların sürmesinin yanında günümüzde ülkede kontrol önemli ölçüde Beşşar Esed'in elinden çıkmıştır.

Arap Baharı; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu'yu etkisi altına almıştır. Ancak diğer ülkelerdeki halklar bu olaylardan ilham alarak benzer eylemlere soyunmuşlardır. Birçok ülkede halk yönetimi bu bahardan ilham alarak protesto etmiştir. Bunun sonucunda Arap Baharının etkisi, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika ve Asya kıtasına yayılmıştır.

Türkiye, Arap Baharının başlamasında etkili olmuştur. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye, Ortadoğu’da dengeleri değiştirmiş, Arap Baharını pozitif yönde kavramsallaştırmıştır. Bu, sıradan Arap halkının gerçek arzusudur ve Türkiye’nin desteğini hak etmiştir. Açıkça görülmektedir ki Tunus, Mısır veya Libya gibi bölgedeki demokratik rejimlerin nihai yükselişi Türkiye için memnun edici gelişmelerdir.


Yazarın Diğer Yazıları