12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
Tekstil patronları her şeyi devletten beklemek yerine biraz özeleştiri yapmalı
Konyaspor için avantajlı fikstür
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
“Bedr’in Arslanları” kadar şanlı idiniz!!!
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Aymanas
Yeşile boyanmış bahçesi bağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas,
Herkesi sarıyor dostluğun ağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Dostluk bahçelerinde koşuyorduk,
Konya lehçeleriyle coşuyorduk,
Saf çocukluğumuzu yaşıyorduk,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tozlu sokaklarda oyun oynadık,
İksirli suyunu içtik doymadık,
Komşumuzdan kötü sözler duymadık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
İlgiyle büyüdük bu yörelerde,
Büyüğe saygı vardı törelerde,
Arıyorum her an acep nerelerde?
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Bahar aylarında çiçek açardı,
Rengarenk gülleri koku saçardı,
Bülbül aşka gelir serden geçerdi,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tüm çocukluğuma el âlem tanık,
Verdiğim emeğe melalim tanık,
Camiler ezanlar hilalim tanık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Aymanas (Aya Mannis veya Aya Manos), Osmanlı döneminde bir köydür. Manosya isimli bir Hıristiyanın isminden dolayı bu semte; "Aymanas” adı verilmiştir. "Manosya” olarak da söylenir. Semt, Büyük Aymanas ve Küçük Aymanas olarak ikiye ayrılmaktaydı. Halk;
-"Aymanas” ismi,"Ayminas” isimli bir gayri Müslimden dolayı bu ismi almış” diyor.
Aymanos, XV. Yüzyılda Konya'ya bağlı bir köydü. Ahalisi, XVI. Yüzyılda, öşürden muaf olmak için Konya merkezine göç etti. Bu nedenle Aymanos, Konya'nın sayfiyesi haline geldi. Nitekim XVIII. Yüzyılda bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yöre idi. Sonradan Konya ile birleşerek bir semt haline gelmiştir.
Küçük Aymanas; Kalfalar Mahallesi olarak isimlendirildi. Hacı kaymak Camiinin ilerisinde yol ikiye ayrılır. Sağdaki yoldan Hasan Köy'e gidilir. Hasan Köy; bugün mahalle olmuştur.
Kerpiçten, iki katlı, Önünde seki, avlu ve küçük bir bahçesi olan evde dünyaya geldim. Arka tarafta; büyük bir üzüm bağı ve meyve ağaçları bulunuyordu. Her türden meyve mevcuttu.
Üzüm bağı, benim mekânımdı. Bağdaki ağaçlar, sıcaktan koruyan şemsiye görevi görüyordu. En sakin, en asude yerdi bağ. Havası temiz, yeşiller arasında, şırıl şırıl suyun aktığı bir ortam. Cennetten bir köşe sanki. Huzuru, sükunu bağda, ağaçların altında bulurdum.
Yaz gelip havalar ısındığında çıplak ayakla dolaşır, dikenler, taşlar ayağımı yaralardı. Buna rağmen ben, hiç aldırmaz hiçbir şey olmamış gibi davranırdım. Oyuncaklarımı kendim yapardım; telden ve gazoz kapaklarından şakşak araba yapmayı severdim.
Velespit, en çok sevdiğim bir binekti. Ama alacak paramız yoktu. Evimize gelen misafirlerin velespidini kaçırmak, gizli gizli binmek çok hoşuma giderdi.
Bağ bozumunda evde ve komşularda büyük bir telaş başlardı. Mahallede imece usulüyle kışa hazırlık için kayısılar kurutulur, reçeller yapılır, pekmez kaynatılır, turşu kurulurdu…
Sabah erkenden kalktım. Babam ve annemle birlikte Sabah namazını kıldıktan sonra bağa gittik pekmezlik üzümleri küfelere koymaya başladık. Küfeler dolunca sırtlayıp çaraşlara döküyordum. Çaraşta üzümleri çiğnemeye bayılırdım. Yorulmuştum. Keşke bu çalışmada annem de olsaydı. O da çok istiyordu böyle zevkli bir işte çocuklarıyla birlikte olmayı. Hastalık yıpratmış, yerinden kalkamaz hale getirmişti. Daha önceleri, sağlığı yerindeyken çocukları ile birlikte arı gibi çalışır, yardım etmeye gayret ederdi. Havuzdan çıktım, ağacın altına geçip uzaklara dalıp gittim. Bir anda gözlerim doldu ve;
"Nerdesin anam? Senin olmadığın yerde işler tatsız, yaşamamın manası yok.” gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
Vakit ilerlemişti. Yapacak iş çoktu. Bu günün işini yarına bırakmamalıydım. İşleri tamamen babama bırakıp gitmek olmazdı. Hemen yerimden doğruldum, tekrar çaraşa indim, üzümleri çiğnemeye başladım. Üzümler çiğnendikçe çaraşın musluğundan akan şıralar, kaplarla büyük kazanlara dökülüyordu. Ateşin üstünde pekmez kıvama gelinceye kadar yardımcı olan komşular hep birlikte;
Bağa girdim üzüme
Diken battı dizime
Eğildim çıkartmaya
Yar göründü gözüme
Bağa girdim nar için
Gül kopardım yar için
Gece gündüz dolaştım
Kara gözlü yar için
Bağa girdim budanmış
Bağa bülbül dadanmış
Ben sevdim alamadım
Yari yad eller almış
Bağa girdim nar için
Gül kopardım yar için
Gece gündüz dolaştım
Kara gözlü yar için türküsünü mırıldanıyorlardı
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
SÖZÜN BİTTİĞİ YERLER
OLAYLARDAN DERS ÇIKARMAK
GAZZE, DÜNYAYA BARIŞI ÖĞRETECEK!
HEP YALAN SÖYLEDİLER
SUMUD, UMUT OLDU!
MAHALLEMİZİN ÇOCUĞU; “MAHALLE MEKTEBİ DERGİSİ”
GÜNDEMİMİZ GAZZE
YAŞADIKÇA
HAYDİ AKLIMIZI TERLETELİM