Kommagene’nin Kalbi PERRE
AYMANAS ANILARI! (1)
Z KUŞAĞI MI DEDİNİZ? Z KUŞAĞI DEĞİL ZÜHT KUŞAĞI
“MİLLİ İSTİHBARAT AKADEMİSİ RAPORU” ÜZERİNE…
ÖZELLİKLE SON AYLARDAKİ HUTBELER; MÜKEMMEL
Muhaliflerin sevdiği rakip siyasetçi
Eleştirin ama ekonomik veri cellatlığı yapmayın
ERİNMEDEN
Ellerimizle Yaptığımız Altın Kafeslerimiz
TÜRKLERDEN ÇOK BATILILARIN İLGİ GÖSTERDİĞİ BİR MÜSLÜMAN TÜRK BİLGİNİ İBNİ SİNA
Yakan kim, kavrulan kim?
ÖTV Güncellemesi
Bakü’de Kurulan Tuzak
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
Aymanas
Yeşile boyanmış bahçesi bağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas,
Herkesi sarıyor dostluğun ağı,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Dostluk bahçelerinde koşuyorduk,
Konya lehçeleriyle coşuyorduk,
Saf çocukluğumuzu yaşıyorduk,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tozlu sokaklarda oyun oynadık,
İksirli suyunu içtik doymadık,
Komşumuzdan kötü sözler duymadık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
İlgiyle büyüdük bu yörelerde,
Büyüğe saygı vardı törelerde,
Arıyorum her an acep nerelerde?
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Bahar aylarında çiçek açardı,
Rengarenk gülleri koku saçardı,
Bülbül aşka gelir serden geçerdi,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Tüm çocukluğuma el âlem tanık,
Verdiğim emeğe melalim tanık,
Camiler ezanlar hilalim tanık,
Sevdiğim mahalle şirin Aymanas!
Aymanas (Aya Mannis veya Aya Manos), Osmanlı döneminde bir köydür. Manosya isimli bir Hıristiyanın isminden dolayı bu semte; "Aymanas” adı verilmiştir. "Manosya” olarak da söylenir. Semt, Büyük Aymanas ve Küçük Aymanas olarak ikiye ayrılmaktaydı. Halk;
-"Aymanas” ismi,"Ayminas” isimli bir gayri Müslimden dolayı bu ismi almış” diyor.
Aymanos, XV. Yüzyılda Konya'ya bağlı bir köydü. Ahalisi, XVI. Yüzyılda, öşürden muaf olmak için Konya merkezine göç etti. Bu nedenle Aymanos, Konya'nın sayfiyesi haline geldi. Nitekim XVIII. Yüzyılda bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yöre idi. Sonradan Konya ile birleşerek bir semt haline gelmiştir.
Küçük Aymanas; Kalfalar Mahallesi olarak isimlendirildi. Hacı kaymak Camiinin ilerisinde yol ikiye ayrılır. Sağdaki yoldan Hasan Köy'e gidilir. Hasan Köy; bugün mahalle olmuştur.
Kerpiçten, iki katlı, Önünde seki, avlu ve küçük bir bahçesi olan evde dünyaya geldim. Arka tarafta; büyük bir üzüm bağı ve meyve ağaçları bulunuyordu. Her türden meyve mevcuttu.
Üzüm bağı, benim mekânımdı. Bağdaki ağaçlar, sıcaktan koruyan şemsiye görevi görüyordu. En sakin, en asude yerdi bağ. Havası temiz, yeşiller arasında, şırıl şırıl suyun aktığı bir ortam. Cennetten bir köşe sanki. Huzuru, sükunu bağda, ağaçların altında bulurdum.
Yaz gelip havalar ısındığında çıplak ayakla dolaşır, dikenler, taşlar ayağımı yaralardı. Buna rağmen ben, hiç aldırmaz hiçbir şey olmamış gibi davranırdım. Oyuncaklarımı kendim yapardım; telden ve gazoz kapaklarından şakşak araba yapmayı severdim.
Velespit, en çok sevdiğim bir binekti. Ama alacak paramız yoktu. Evimize gelen misafirlerin velespidini kaçırmak, gizli gizli binmek çok hoşuma giderdi.
Bağ bozumunda evde ve komşularda büyük bir telaş başlardı. Mahallede imece usulüyle kışa hazırlık için kayısılar kurutulur, reçeller yapılır, pekmez kaynatılır, turşu kurulurdu…
Sabah erkenden kalktım. Babam ve annemle birlikte Sabah namazını kıldıktan sonra bağa gittik pekmezlik üzümleri küfelere koymaya başladık. Küfeler dolunca sırtlayıp çaraşlara döküyordum. Çaraşta üzümleri çiğnemeye bayılırdım. Yorulmuştum. Keşke bu çalışmada annem de olsaydı. O da çok istiyordu böyle zevkli bir işte çocuklarıyla birlikte olmayı. Hastalık yıpratmış, yerinden kalkamaz hale getirmişti. Daha önceleri, sağlığı yerindeyken çocukları ile birlikte arı gibi çalışır, yardım etmeye gayret ederdi. Havuzdan çıktım, ağacın altına geçip uzaklara dalıp gittim. Bir anda gözlerim doldu ve;
"Nerdesin anam? Senin olmadığın yerde işler tatsız, yaşamamın manası yok.” gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
Vakit ilerlemişti. Yapacak iş çoktu. Bu günün işini yarına bırakmamalıydım. İşleri tamamen babama bırakıp gitmek olmazdı. Hemen yerimden doğruldum, tekrar çaraşa indim, üzümleri çiğnemeye başladım. Üzümler çiğnendikçe çaraşın musluğundan akan şıralar, kaplarla büyük kazanlara dökülüyordu. Ateşin üstünde pekmez kıvama gelinceye kadar yardımcı olan komşular hep birlikte;
Bağa girdim üzüme
Diken battı dizime
Eğildim çıkartmaya
Yar göründü gözüme
Bağa girdim nar için
Gül kopardım yar için
Gece gündüz dolaştım
Kara gözlü yar için
Bağa girdim budanmış
Bağa bülbül dadanmış
Ben sevdim alamadım
Yari yad eller almış
Bağa girdim nar için
Gül kopardım yar için
Gece gündüz dolaştım
Kara gözlü yar için türküsünü mırıldanıyorlardı
HUZURUN KAYNAĞI:“TERÖRSÜZ TÜRKİYE”
KARATAY TERMAL TATİL KÖYÜ
NE HAKKINIZ VAR?
SİYONİST UŞAKLARI YOK OLUŞUNUZ YAKIN!
SERENCAM; AYMANAS ANILARI
KUR’AN’LA DÜŞÜNMEK, KUR’AN’CA TEFEKKÜR
15 TEMMUZ VE TERÖRSÜZ TÜRKİYE
ALLAH’IN; HER ŞEYİ GÖRÜP GÖZETLEDİĞİNİ BİLEN KÖTÜLÜK YAPAMAZ
TERÖRSÜZ TÜRKİYE AMACINA ULAŞACAKTIR
HER ZALİM CEZASINI ÇEKECEK!