BENİM ŞEHRİM

2006 yılında RADYO EN'de; "BENİM ŞEHRİM” adıyla programlar başlatmıştım. Daha sonra aynı isimle aynı programı SUN TV ve KANAL 42'de devam ettirdim. Bu, isim tuttu. Bugün Büyükşehir belediyemiz, bütün faaliyetlerini bu isim altında icra ediyor.

 

Doğduğum andan itibaren; ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, havasını teneffüs edip, nimetlerinden yararlandığım, kültür, sanat, edebiyat… ziyafetlerinden istifade ettiğim, "Bir başkent her zaman başkenttir” anlayışıyla, her köşesinde kültürün fışkırdığı Konya şehrinde yaşamaktan büyük bir mutluluk duymaktayım.

Konya'da yaşayıp, bu şehrin güzelliklerini yazmamak, tarihinden, kültüründen, edebiyatından, sanatından, milli ve manevi değerlerinden söz etmemek vefasızlık olacaktır. Babam rahmetli; "Konya, medrese şehriydi, ilimde, irfanda, tasavvufta önde giden bir mana kentiydi” derdi.

Selçuklu'ya başkentlik yapmış, binlerce tarihi esere sahip, kültür, turizm, tarih, dinî yaşantı, edebiyat konularında kendini kabullendirmiş, Belediye çalışmaları, sosyal aktiviteler, yaşanabilir bir kent imajı sergilemiş büyük şehir durumundaki Konya'mız, tarihten gelen bir misyonla görevini yapmaktadır.

Konya denilince akla, öncelikle Meram gelir. Tabii mesele sadece Meram'la bitmez. Ardından; Sille, Çatalhöyük, Kilistra.... ve akla gelmedik sayısız tarihi ve kültürel zenginliklerle insanı karşılar. Bu zenginliklerde insan kendisini kaybeder. Tarih sahnesinde bir gezinti yapmanın hazzını tadar. Edebiyat ve kültür mirasını görmenin mutluluğunu yaşar.

Konya'yı; büyük mutasavvıf, gönüller sultanı Mevlâna Müzesinden başlayıp, Sultan Selim Camii, tarihi ve kültürel eserlerle dolu Yusuf Ağa kütüphanesi, Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi, Şerafettin Camii, İplikçi Camii, Alaaddin Caddesi, Alaaddin Tepesi, Alaaddin Camiindeki Sultanlar Türbesi, Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Kazım Karabekir Caddesi, Zafer, Form, Hoca Hasan Camii, Sadreddin Konevi Camii ve Türbesi, Meram Yeni Yol istikametinden, Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanındaki sokak içinde Mevlâna'nın çağdaşı ve müridi Ateş Bâz-ı Veli, Meram Yaka yolu birleşeni arasında Turut, Cemel Ali Camii ve Türbesi, Meram son durakta; birçok çay bahçesi, dinlenme tesisi, orman, yeşilin tonları…

Konya'yı iyi tanımak lazım. Konya deyince; Selçuklu'ya başkentlik yapması dışında her alanda kendini ispat etmenin, bir açık hava müzesi olmanın, bağrında bir bu kadar çok değerli insan barındırmanın mutluluğunu yaşar. Konya'ya: "Belde-i Muhayyere” dedirten mesele bu olsa gerektir.

Konya, Alaaddin Tepesiyle marka şehirdir. Şehre gelen önce bu tepeyle karşılaşır. Tepenin batı tarafında İnce Minare, kuzeyinde Karatay Medresesi ve Kılıçaslan köşkü gelen misafirleri selamlar.

Batı ve kuzey yamacındaki tadilatın bir türlü bitmemesi, görenlerin, bakanların, ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Uzun zamandır bitmemesi, göze nahoş bir görüntü sunması tepkiye sebep oluyor. Bu tepkilere bir de Kılıçaslan köşk kalıntısı eklenince daha fazla öfkeye sebebiyet veriyor. Keşke şemsiye kalsaydı diyenlerin sayısı epeyce fazla.

Can attığımız, özlemle yad ettiğimiz Konya'da Kültür şöleni diyebileceğim güzellikler vardı. Cumartesi günleri saat 14.00'de TYB'nin programı olurdu. Ardından 15.00'de Birlik Vakfı'nın, 16.00'da Koyunoğlu Müzesi İkindi Sohbetleri takip ederdi. Bu sohbetlere yetişebilmek için adeta zamanla yarışırdık. Her bir program cana can katar, sadra şifalar sunardı.

Kültür Park Millet kıraathanesinde de konferanslar, söyleşiler, sohbetler birbirini izlerdi. Zaferdeki camlı köşkte de gençlere yönelik programlar yapılırdı. Şimdi mi? Şimdi bu güzelliklerin sadece adı kaldı. Benim Şehrim, bunlardan mahrum şimdi.

  1. Kültür park Tarihi Dede köşkü önünde Aşıklar şöleni yapılabilir, Şiir programları tertip edilebilir. Kafem'e gelenler, millet kıraathanesini dolduranlar, Kültür Parkta dinlenmeyi tercih edenler için güzel bir faaliyet olabilir. Böylece "Konya Kültür Başkenti” vasfını devam ettirebilir.

Bizim Mahalle!

 

Sıcak yuvalarda, her bir hanede,

Muhabbet yaşardı, fakirhanede,

Komşu hal sorardı, her bahanede,

Ne kadar güzeldi, bizim mahalle!

 

Bahçeliydi evler, ak sekiliydi,

Mutluyduk hepimiz, meşk ekiliydi,

Yemyeşildi her yer, aşk dikiliydi,

Sevgiyle özeldi, bizim mahalle!

 

Komşularım vardı, hırsızı haklar,

Güven içindeydi, cadde sokaklar,

Tertemiz akardı, berrak sulaklar,

Sevgi veren eldi, bizim mahalle!

 

Yol asfalt değildi, tozdu dumandı,

Kış şiddetli olur, haller yamandı,

Unutulmayacak, güzel zamandı,

Hayallerde kaldı, bizim mahalle!

 

Her şey satılırdı, Kayalı Park'ta;

Er mektup yazardı, yâre ayakta,

Otobüs beklerdi, bizi durakta,

Şimdi tarih oldu, bizim mahalle!

 

Bayram umutluydu, ziyaret çoktu,

İnsanlar mutluydu, fesatlık yoktu,

Maziden ahvalim fikrimden aktı,

Hayallere daldı bizim mahalle!

 

 

Şemsiye Kalsaydı!

 

Görenler hayrandı eski haline,

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç?

Gören üzülüyor bu ahvaline,

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç?

 

Şehre gelenlerin alay konusu,

Nerede estetik tarih duygusu?

Yok mu hiç yapanın şehre saygısı?

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç?

 

Mantıksız düşünüp plan çizdiler,

Bilene sormadı şehri bozdular,

Tarih talan oldu halkı üzdüler,

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç?

 

Payitaht sarayının bahçesiydi,

Selçuklu eseri tarihçesiydi,

Şehri selamlayan dibacesiydi,

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç?

 

Sorulara cevap veremiyorum,

Bu halini güzel göremiyorum,

"Yazma” diyorum da duramıyorum,

Şemsiye kalsaydı olmaz mıydı hiç? (26 AĞUSTOS 2023)

 


Yazarın Diğer Yazıları