BİR GARİP ÖLMÜŞ DİYELER, ÜÇ GÜNDEN SONRA DUYALAR!

"Garip,” ,”Düşkün”, "Kimsesiz”, "Yoksul”, "Fukara”…daha çoğaltabiliriz böylesine yürek burkan, sol yanımızı ağrıtan, gözyaşlarımızı akıtan cümleleri. Kelimeler, cümleleri, kavramları terennüm ederiz de, "Acaba içi doluyor mu? Bir faydası oluyor mu?” diye kendimize sormak durumundayız.

  1. avlularında, sokak köşelerinde, köprü altlarında, parklarda… yatan bazı insanlar, sahipsizler görürüz. Bunların bir kısmı gerçekten sahipsiz, ama hepsini aynı kefeye koyamayız. Bazıları var ki parklarda, bahçelerde, cadde ve sokaklarda av peşinde. Bunlar acınmayacak tipler. Asıl bizi ilgilendiren, düşünmeye ve el uzatmaya sevk eden; hakiki garibanlar.

Bu tür fakir ve fukaraları bir anlık görsek de, sonra görmeyiz. O sefil, dökük ve acınası durumda olanlara bir bakıyoruz, devletimiz sahip çıkmış. Her türlü imkânı hazırlamış, sıcak yemeklerini, temizliklerini, bakımlarını yerine getiriyor. Bu açıdan Devlet erkânımıza, yöneticilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır.

Fakat işin püf noktası şu; "Cemaat” diyoruz ya. Topluca camilere, mescitlere gidiyoruz ya. Her platformda, her ahvalde; "El ele verelim, insanları gözetelim, yaraları saralım…” nutukları atıyoruz ya. Mesele çok konuşup, ahkâm kesmek değil, asıl mesele en yakınımdaki garibi, fakiri, yoksulu, muhtacı, kimsesizi… bizzat gözetmek. Elinden tutmak, sıcak bir çorba içirmek, yarasını sarmak için hastaneye ve sağlık kurumlarına götürmek. Gördüğümüz, duyduğumuz böyle insanların imdadına koşmak… işte Cemaatin verdiği şuur. İşte toplumsal bilinç.

Yunus ne güzel demiş;

 

"Bir garip öldü diyeler,

Üç günden sonra duyalar,

Soğuk su ile yuyalar,

Şöyle garip bencileyin”

 

 

 

Ne Güzel İnsan Olmak!


Askıya ekmek koymak, fakirlere aş bulmak,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak,

Zimem defterlerinden, sayfa yırtıp borç silmek,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak!


Sadaka taşlarını, yardımlarla doldurmak,

Evlenecek kızları, çeyizlerle güldürmek,

Yaralı hayvanları, yerlerine bildirmek,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak!


Yoldaki engelleri, atıvermek eliyle,

Gönülleri hoş etmek, tatlı sözlü diliyle,

Örnek olmak herkese, mütevazı haliyle,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak!


Herkesi selamlamak, tebessüm edivermek,

Yaşlıya muhtaçlara, yardıma gidivermek,

İhsan güzelliğini, her zaman tadıvermek,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak!


Hoşlanmadıklarını, başkasına etmemek,

Topluma zarar veren, yanlışlara gitmemek,

Nâdânlarla bir olup, yaranları itmemek,

Çok güzel âdet bunlar, ne güzel insan olmak!


Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Varın yoğunu ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Helale hiç bakmaz, haram geveriz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

 

 

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbi'yi dinledik, ahbabı da hep,

"Veli”yi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

Yazarın Diğer Yazıları