Bir güzel insanı kaybettik

Risale-i Nur üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınan Yeni Asya yazarı Halil Uslu geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti.
 Çeşitli kültürel faaliyetler içinde ve basın kuruluşlarında görev yaptı.Kültürel faaliyetler içinde, Türkiye'nin bütün bölgelerinde sayısız konferanslar vermiş, basın çalışmalarında, İstanbul başta olmak üzere, mahalli basın ve Anadolu basınında muhtelif gazete ve dergilerinde makaleler yazmış, sayısız TV ve Radyo canlı yayınlarına katılmış olan Halil Uslu vefatına kadar İstanbul'da basılan Yeni Asya Gazetesi, Konya Postası, Yeni Konya ve Van Bölge Gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır.
 “Evet çocuklar, tahtada ‘Eğer çok zengin olsaydım anneme... alırdım.’ yazıyor. Cümledeki boşluğu, hayal gücünüzü de kullanarak doldurun. Anlaşıldı mı?” dedim.
Anlaşılmış olmalı ki herkes sessiz bir şekilde dağıttığım küçük kâğıtları aldı ve gözlerini tavana dikip düşünmeye başladı. Beş dakika sonra sınıfı dolaşıp kâğıtları topladım ve tek tek okudum. Uzay gemisi, Ferrari, Miami’de yazlık, Maldivler’de ada... Ben okuyorum, sınıf gülüyordu. Son kâğıdı içimden okudum. “If I were rich, I would buy flowers for my mom.”
Cümlenin sahibi, o sene sınıfa yeni gelen çelimsiz, içine kapanık bir çocuktu. “Aramızda çok duygusal bir arkadaşımız var!” dedim. “Selim, kalk bakalım. Ne yazdığını arkadaşlarına söyleyebilir misin?”
“Çiçek alırım, yazdım öğretmenim.”
Sınıfta hafif bir kahkaha koptu. “Ben çok zengin olduğunuzu düşünün, hayal gücünüzü kullanın demiştim. Buna rağmen çiçek alırım yazdığına göre önemli bir sebebin olmalı” dedim.
Bir süre sessizce bekledi, sonra ayağa kalkıp “Aklıma başka bir şey gelmedi öğretmenim” dedi usulca. Yüzünde Mona Lisa tablosunu andıran gülmekle ağlamak arası garip bir ifade vardı.
“Oğlum, dalga mı geçiyorsun?” dedim sertçe. “Aklınıza bir şey gelmesi için illa not mu vermemiz gerekiyor?”
Hiç cevap vermedi. Kâğıtları geri dağıttım. Sınıf, çalan zille birlikte kovanı kurcalanmış arı sürüsü gibi bahçeye aktı. Dışarıda ince bir yağmur yağıyordu.
Ertesi sabah okula geldiğimde Selim’in babasını lobide beni beklerken buldum. Önündeki sehpada bir gün önce sınıfta dağıttığım buruşuk kâğıt parçası duruyordu. Oturup biraz konuştuk. Kısa bir görüşmeden sonra ayrıldı. Zorlukla zümre odasına doğru yürüdüm. Başım dönüyordu. Hıçkırığa benzer garip bir şey diyaframdan gırtlağıma kadar tırmanmış, patlamaya hazır bekliyordu.
2000 yılının aralık ayıydı ve ben, kâğıttaki küçük boşluğu çiçekle dolduran Selim’in, hayatındaki en büyük boşluğu da çiçekle doldurmaya çalıştığını öğrendim.
Üç ay önce bir trafik kazasında annesini kaybettiğini ve o günden beri, babasıyla, hiç aksatmadan her cuma günü annesinin mezarını ziyaret edip mezarlığa çiçek diktiklerini...
Önceki gece babası duymasın diye yüzünü yastığa gömerek sabaha kadar hıçkırdığını...
Ve üniversiteden alınan diplomayla öğretmen olunamayacağını...
Hepsini, hayatımın o en serin aralık sabahında öğrendim .
"Öğretmenlik sabah gidip öğlen geldiğin, cumartesi, pazar, sömestır ve yazın tatil yaptığın bir meslek değildir. Öğretmenlik Anne olmaktır. Baba olmaktır. Abi olmaktır.. Kısacası İnsan olmaktır.
"İnsan gibi insan öğretmenlerimizin önünde saygı ile eğiliyorum. "
- 1997-2000-2001-2003 -2006-2008 -2009 -2010-2011-2012 -2013-2014 yıllarında başta Kıbrıs olmak üzere Avrupa’daki muhtelif kuruluşlar tarafından davet edilmiş, başta Almanya olmak üzere Avusturya, İsviçre, Fransa'da, Hollanda'da çeşitli konularda konferans ve seminerler verdi.
-1977 yılında Türkiye’de ve Konya’da ilk defa yapılan “Uluslararası Kur’an-ı Kerim yarışması" organizesinde fiilen görev yapmış ve 15 yıl aralıksız Hz. Mevlana ihtifali ve uluslar arası sempozyumlarının organizesinde bulundu.
Bugüne kadar yüzlerce gencin üniversitelerde okuması ve Türkiye’nin her kademesinde görev yapmaları için büyük gayret ve himmette bulunmuştur..
 17 yılda, yalnız bu sahalarda, 990 bin kilometre yol yapmıştır.
-1951 Van-Gürpınar doğumlu, evli ve iki evladı vardır.
Hayatı boyunca; insana hizmet, eğitim konularında hiçbir fedakarlıktan, hiçbir cefadan kaçmayan merhum Uslu’nun, sayısız konferansı bulunmaktadır.
ANMEG’in iftarında birlikteydik. Akşam namazımızı kıldırdı. Namaz sonrasında çay sohbetinde adeta veda niteliğinde konuşmalar yaptı. Demek ki son görüşmemizmiş! Güzel insan, Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun.

Ölüm
Ölümle her şey anlaşılır,
Fakat iş işten geçmiş olur,
Bir çok karlı dağlar aşılır,
İnsan istediğini burada bulur.
Ölüm; hayatın gerçeği,
Her nefis ölümü tadacak,
Sadece Allah baki kalacak.
Ölüm; sevgiliye vuslat,
Ölüm; ahirete açılan kanat.
Ne olursan ol; ister er, ister paşa,
Akibet gelecek bu fani başa,
Herkes konacak o soğuk taşa.
Ölümle toprak aynı şey,
İkisi de örter;
Kötülükleri, günahı,
Yarın açılmak için her cenahı..

         Ölüm Gerçeği

Ölüm, herkesin geçtiği köprü!
Ölüm; hayata vurulan düğüm!
En acı gerçek gördüğüm! 


Yazarın Diğer Yazıları