Dava Adamı Olmak

Dava adamlarına aynı zamanda; gönül adamı, dilara insanlar, kalp fatihleri…ismi de verilir.

Dava adamlarının sayısı çoktur; Mesela Mevlana, Şems, Sadreddin Konevi, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş veli, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni, Yavuz Sultan Selim, II. Abdülhamit Han, Baki, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Arif Nihat Asya, Ali İzzet Begoviç…ve burada sayamayacağım binlerce dava adamı.

Aliya İzzetbegoviç 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosanski Samac kasabasında doğdu. Saraybosna'da bir Alman lisesinde eğitim gördü.

Lise çağında üstün kabiliyetleriyle ve İslamî konulara ilgisiyle öne çıktı. O dönemde arkadaşlarıyla birlikte dinî konuları tartışmak amacıyla Müslüman Gençler Kulübü'nü kurdu. Kulüp kısa sürede büyüyerek bir yardım derneğine dönüştü. Özellikle 2. Dünya Savaşı zamanında ihtiyaç sahiplerine büyük yardımlar yapıldı.

O dönemdeki komünist rejimin ülke yönetimini ele geçirmesiyle birlikte dinlerin toplumsal hayattaki varlığı giderek azaltıldı. İzetbegoviç, İslami görüşü savunduğundan ve ateizme karşı olduğundan mevcut yönetimin hedefi haline geldi. Bu sebeple beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Aliya İzetbegoviç'in sıkıntıları 1953 yılında iktidara gelen Tito zamanında katlanarak arttı. Ancak 1974'te hazırlanan yeni bir anayasayla bazı geleneksel İslami kurumların yeniden işlev kazanmasına imkân sağladı. Bu olayın üzerine bazı camiler ve medreseler yeniden hizmete açıldı.

1980'de Devlet Başkanı Tito'nun ölümüyle federasyon Cumhurbaşkanlığı konusunda bir anlaşmazlık ortaya çıktı. Bunun üzerine altı federal eyaletin her birinin Cumhurbaşkanının sırayla bir yıl federasyon Cumhurbaşkanlığı yapması üzere anlaşma sağlandı. Bu gelişmeyle birlikte ülkede kısmen bir demokratikleşme sürecine girilmiş oldu.

İzetbegoviç'in oğlu bu ortamdan yararlanarak babasının makalelerini bir kitapta toparlayıp, 1983'te "İslamî Manifesto" adıyla yayınladı. Kitabın yayınlanması yankı uyandırdı. Mevcut rejim bu gelişmeye tahammül edemeyerek İzetbegoviç'i Avrupa'nın ortasında İslam Cumhuriyeti kurmak istemesiyle suçlayarak, 14 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. Daha sonra Yargıtay kararıyla hapis cezası 11 yıla indirildi. 1988'de çıkarılan bir afla da serbest bırakıldı. İzetbegoviç tahliye olduğu dönemde dünyada bulunan komünist rejimler çöküş içerisine girmişti.

Bu dönemde Demokratik Eylem Partisi'ni kurdu. Parti, 5 Aralık 1990 tarihinde Bosna'da gerçekleştirilen Genel Seçimleri kazandı ve İzzet Begoviç ülkenin Cumhurbaşkanı oldu. Ancak 14 Mart 1996' hastalığı sebebiyle görevini bırakmak zorunda kaldı.

1990'lı yıllarda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir bağımsızlık hareketi içerisine girdi. Bosna-Hersek de 1 Mart 1992'de gerçekleştirdiği referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti. Fakat Sırplar hemen arkasından Bosna yönetiminde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak katliama başladılar…

İzzetbegoviç şöyle der;

- Hayvanlar açken tehlikeli olur. İnsanlarsa tokken tehlikeli oluyorlar.

- Din ahlaktır; onu hayata geçirmek ise terbiyedir.

- Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kitaba uyacağız.

- Bir şahsın yüceltilmesi hadisesi, geçmişte ve bugün var ama İslam'a kesinlikle yabancıdır! Çünkü bu bir çeşit putçuluktur!

- Çok yaşadım ve çok yoruldum. Şimdi sevgilime kavuşmak istiyorum.

- Özgürlük verilmez, alınır.

- Kur'an ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir.

- İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız.

- Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar.

- İlimle din, birbirinden ayrıldığı takdirde, din insanları geri kafalılığa, ilim ise ateizme sürükler.

- Düşmanına benzediğin zaman, savaşmanın anlamı kalmaz.

Bizler, bu gönül adamları gibi olamaz mıyız? Bunlar gibi olmamaya sebep var mı? Kur'an, bize bu duygu ve şuuru veriyor! Dolayısıyla her Müslüman'ın dava adamı olması gerekir. Allah, bunlara da akıl, fikir, düşünce vermiş, bize de verdi. Neden biz, aklımızı kullanmayalım ve terletmeyelim?


Yazarın Diğer Yazıları