Diyalog Kuramaz mıyız?

Tek başımıza hiçbir şeyimizi gidermek, kendi işimizi kendimiz görmek, ihtiyaçlarımızı karşılamak mümkün değildir. Her insanın mutlaka başkalarına ihtiyacı bulunmaktadır. Bunun için insan sosyal varlıktır.

Birlikte hareket; toplumu meydana getirir. Medeniyetlerin kurulması, devletlerin oluşması, tarihlerin yazılması… İnsan ile mümkündür. Din, insana gönderilmiştir. Dünya insan için vardır. Allah insanı; kendini tanısın, dünyayı güzel kılsın, birbirleriyle diyaloga girsinler, karşılıklı konuşup anlaşsınlar diye yarattı.

Dünya kurulduğundan beri insanların; huzur, güven, emniyet, içinde yaşamaları için yasalar gönderilmiş, kurallar iletilmiştir.

Yasayı gönderen, insanı, dünyayı ve dünyanın üstündeki her şeyi var eden, düzene koyan, bütün canlıları nimetlerle bezeyen Allah'tır. Allah'ın merhameti, bağışlaması bir insanın öz annesinin bağışlamasından daha çoktur.

Dünya insanın emrine verilmiştir. Allah dünya işlerinde insanı yetkili kılmış, dünyayı cennet yapmasını istemiştir.

Allah insanları, Hz. Âdem ile Hz. Havva'dan var etmiş, anlaşsınlar, tanışsınlar, diyaloga girsinler diye kabilelere, milletlere, ırklara, renklere, kültürlere ayırmıştır. Hiçbir insanın, bir başkasına karşı üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak ve ancak, kim daha çok Allah'ı tanır, O'nun yolunda daha fazla gayretli olur, dünyada barışı, kardeşliği, dostluğu, sevgiyi ikame ederse ondadır. Herkes, tarağın dişleri gibi eşittir. Arap'ın Arap olmayana, Türk'ün Kürt'e, Laz'ın Çerkes'e, Rus'un Yunan'a, Yahudi'nin Hıristiyan'a, Ateist'in Ateist olmayana karşı hiçbir üstünlüğü ve ayırıcılığı bulunmamaktadır.

Diller, ırklar, renkler, ülkeler, değişik düşünceler, çeşitli fikirler ayırım değil kaynaşma sebebidir. " ben senden daha üstünüm, ben daha çok Müslüman'ım, ben daha çok dindarım, ben laikim sen değilsin, ben Atatürkçüyüm sen şeriatçısın, ben Süleymancıyım sen Nurcusun, ben falan tarikattayım sen benden değilsin, ben A partisindeyim sen B partisindesin…” demeye kimsenin hakkı yoktur. El ele vermek, birlik içinde bulunduğumuz coğrafyayı daha iyi nasıl yaparız? Dünyada barışı nasıl ortaya koymanın gayreti içinde bulunuruz? Bütün çabamız bu olmalıdır.

Diyalog kuramaz mıyız? Diyalog kurmanın şartı ve olmazsa olmazı; konuşmak, görüşmek, dertleri paylaşmak, problemlere ortak çözümler üretmek, eğer bir sorun varsa müştereken giderme yollarını aramak gerekir. Aklın yolu birdir. İnsan olan, insanlık ilkelerini kendinde bulunduran hiçbir kimse; kavgadan, sürtüşmeden, terörden, diyalogun kopmasından haz almaz.

Diyalog kurabilmek için öncelikle; "kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkalarına yapmama”, "olduğumuz gibi görünme ve göründüğümüz gibi olma”, "ben yiyeyim sen yeme, ben iyiyim sen fena” anlayışlarını bir kenara bırakmak gerekir.

Bundan sonraki hayatımızı- ki hayat, dün, bugün ve yarından ibarettir- diyalog içinde geçirmenin çabasında geçirelim. Ne mutlu hayatını güzelliklerle geçirenlere. Şunu ilke edinelim: "incinmemek, incitmemek”.

 

Kardeş!

 

Ne güzeldir kardeş olmak,

Ne hoş şey kıymetli kalmak!

Aynı annenin; canı, kanıdır onlar,

Öz babanın, sevgi mekanıdır onlar.

Kardeş; aynı duygu, aynı his,

Kardeş; aynı sevinç, çok nefis!

Dinde kardeş, dilde kardeş,

Özde kardeş, azda kardeş,

Sizde kardeş, bizde kardeş,

Sazda kardeş, sözde kardeş!…

KAZIM ÖZTÜRK

Yazarın Diğer Yazıları