EL ELE VERİNCE BİZİ KİMSE AYIRAMAZ

 

Bu kez öyle bir sarılacağız ki, kimse ayıramayacak bizi!

Güçlü referanslarımız vardı; bir kitabevi, bir kitap, bir gazete, bir dergi, bir konferans, bir miting, bir eylem, bir tiyatro, bir şiir gecesi, bir sohbet halkası, bir çay ocağı, bir düğün, bir cenaze tanıştırırdı bizi.

Kim oluğumuzu sormadan düşüncelerimizi konuştururduk.

Neden sonra adımızı, memleketimizi, hangi bölümde okuduğumuzu, hangi işte çalıştığımızı öğrenirdik.

Bizi bir birimizle tanıştıran fikirlerimizdi, asla kariyerlerimiz değil.

İlk görüşte tutkularımız ne var ne yoksa açardı bir birimize; aynı şeyleri düşünüyor olmanın, aynı değerlendirmeleri yapıyor olmanın heyecanı, yitik insan kardeşlerin bir birini bulması gibi coştururdu bizleri.

Bizim gönüllerimizde kıskançlık başını sokabileceği bir yer bulamazdı; paylaştıkça çoğalacağımızı, paylaştıkça daha da büyüyeceğimizi, paylaştıkça bir birimizi daha da büyüteceğimizi bilirdik.

Kavga eder gibi tartışırdık bazen, kavgalarımız sonrası aynı odada suskunluklarımız her birimizin eline bir kitap aldırır, sayfalar arasında kaybolurduk.

Biz daha evlenmeden önce yataklarımızı paylaştık arkadaşlarımızla, aynı yastığa baş koyduk.

Birimizin acısı iliklerimize kadar işlerdi, birimizin sevinci bizim de sevincimizdi, kimsenin kendine ait parası olmazdı, bir başımıza bir lokantada yemek yiyecek olsak, boğazlarımızda düğümlenirdi.

Ne olacaksın sorusu sorulmazdı bizde, hepimizin tek derdi iyi insan olmaktı, sadece iyi insan!

Biz insanlara ulaşma hayali kurmazdık, ulaşırdık; biz insanların derdine ortak olma niyetleri taşımazdık, ortak olurduk; birimizin başına bir şey gelecek olsa, anneden, babadan, kardeşten önce başında biz olurduk.

Önce düşüncelerimiz tanıştırırdı bizi, sonra bir birimizi düşünen insanlar olurduk, kimin neyi var neyi yoksa bilirdik, biz bir birimizi annenin, babanın çocuklarını, kardeşin kardeşlerini tanımasından daha çok tanırdık.

Kaybettik hepsini, ölmedi kaybettik sadece; ölmeden, öldürmeden bulacağız yeniden, bu kez öyle bir sarılacağız ki, kimse ayıramayacak!

 

Ensar Olamadık!

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Varın yoğunu ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Helale hiç bakmaz, haram geveriz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbi'yi dinledik, ahbabı da hep,

"Veli”yi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

 

 

Kaybettik!

 

Hoş kahveler içtik, dost hanesinden,

Telve dilde kaldı, nazı kaybettik,

Muhabbete daldık, şahanesinden,

Dost mazide kaldı, özü kaybettik!

 

Çok yakılar sardık, dert gitsin diye,

Merhemlerden sürdük, berkitsin diye,

Onulmaz yarayı, terk etsin diye,

Güzel temenniyi, sözü kaybettik!


Eğlendik ve güldük, safiyane hep,

Canana göz olduk, sahiyane hep,

Ahbaba can bulduk, dahiyane hep,

Sabırlarımızı, nazı kaybettik!

 

Gülmeyi kâr kıldık, mutlu gün için,

Maskeyi yar bildik, kutlu gün için,

Dostla bahar bulduk, tatlı gün için,

Sevinç tasa oldu, bizi kaybettik!

 

Kalp sevgiyi sildi, tekliyor şimdi,

Sevgi rafta kaldı, bekliyor şimdi,

Nadide yerinde, saklıyor şimdi,

Hasretler içinde, sizi kaybettik! (31 AĞUSTOS 2022)

 


Yazarın Diğer Yazıları