Gönlü Güzel İnsanlar

Güzel insanlar, veren el olanlar, varlığını başkalarıyla paylaşanlar, “sadaka” kavramını içselleştirenler, empati kuranlar, cebine Müslüman olmayanlar… her zaman kazanır.
“Sadaka” yı sadece parasal olarak düşünmemek lazım. Her konuda, her alanda, her platformda, her hal ve ahvalde sadaka yürürlüktedir. Mesela; yoldaki engelleri kaldırmak, birine selam verip hal hatır sormak, bilgisini paylaşmak, bir şey sorana bilgisi istikametinde cevap vermek, yardımcı olmak, yol sorana yol göstermek…
Sahi bu hareketleri yapmak, yerine getirmek zor mu? Şunu diyebilir miyiz; “yapamıyorum, hakkından gelemiyorum, beceremiyorum, yeteneğim yok…” bunlar mazeret olamaz. Zira her insanın, her aklı başında adamın yapabileceği güzel şeylerdir bunlar. Selam vermek, para pul ister mi? Hal hatır sormanın zenginlikle, mal ve mülkle alakası var mı? Akıl isteyene akıl vermek o kadar zor mu?
Sizinle bir hikayeyi paylaşmak istiyorum. Bu hikaye, benim mailime geldi. Okuduğum zaman tepeden tırnağa titredim. Titremek ne kelime; gözyaşlarıma hakim olamadım! Birlikte okuyalım;   
Mekke-i Mükerreme'de paramı kaybetmiştim. Para bekliyordum, lâkin henüz gelmemişti. Mâlum, haccın bir rüknü olarak belli bir vakitte saçını sakalını kısaltman icap eder. Bir berbere girdim. Bir müşterisini tıraş ediyordu. Utana-sıkıla;
 "Afedersiniz; param yok, Allah rızası için saçımı-sakalımı düzeltebilir misin?" diye sordum.
Berber beni bir an süzdü, sonra tıraş ettiği adamın yanındaki boş koltuğu gösterip;
 "Buyurun, oraya oturun" dedi.
 Tıraş ettiği adama;
 "Müsaadenizle sizi bekleteceğim biraz; sizi ücreti mukabilinde tıraş ediyorum, lâkin bu adamcağız Allah rızası için istedi; bekletmemem lazım"
Dedi ve benim de müşterinin de itiraz etmesine fırsat bırakmadan beni tıraş etmeye başladı.
Tıraştan sonra, üstümü fırçalarken cebime de biraz para sokuşturdu.
Ben;
"Ama..." diye itiraz ederken tebessümle;
 "Acil ihtiyaçlarını karşılarsın, imkânım bu kadar kusuruma bakma" diye fısıldadı.
Aradan birkaç gün geçti, beklediğim para geldi. Doğruca ona gidip, içine düştüğüm durumun aslını anlattım ve binbir teşekkürle yüklü miktarda para uzattım. Gülümseyerek elimi tuttu, kibarca itti;
 "Alamam" dedi.
"Allah için olan işin bedelini kullar ödeyemez, var git sen de başkalarına Allah için iyilik yap, Allah selamet versin."
Helalleşip herhangi bir ödeme yapamadan oradan ayrıldım. Ama tam kırk senedir onun için dua ediyorum. Onun için dua etmeye doyamıyorum. Geceleri uyandığımda bile onun için dua ediyorum.
Allah cc cümlemize iyi kullarından olmayı nasip etsin ve iyi kullarıyla karşılaştırsın. İyi kulların sayısını artırsın. Durumunu anlatan da samimi, destek olan da… işte bütün mesele samimiyeti kaybetmemek! Rabbimiz; “Niçin yapmadığınızı söylersiniz?” derken bunu anlatıyor!


Yazarın Diğer Yazıları