CHP: Olmadı, Olmuyor, Olmayacak
Ağaların eli tutulmaz
REĞÂİB GECESİ BİR GECE DEĞİL BİR YÖN TAYİNİ
Sûfî bir ses işittim uzaklardan…
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR…
Veeeee nihayet! Güzel futbol güzel sonuç…
Seküler kesimin çatallı dili
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
SEVDALISIYIZ
Meşruiyetin Olmazsa Olmaz 3’lüsü
ÜÇ AYLARA KAVUŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ
Bahanesiz Maçtan Hüsran Çıktı
AHLAK VE VİCDANIN SESİ MISIRLI YAZAR MUSTAFA LUTFİ EL-MENFALUTİ
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Hayat mı dediniz? Hayatın tarifini; google'da bulamazsınız, ansiklopediler yazmaz hayatı.
Hayat; Face book'tan mesaj atmaktan, mesajlaşmaktan, geyik sohbeti yapmaktan ibaret de değildir.
İnternette çetleşmek de değildir hayat. Hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, huyundan, suyundan haberdar olmadığınız, hırlı mı? Hırsız mı? Ahlaklı mı? Ahlaksız mı?...Hakkında her hangi bir bilgiye sahip olmadığınız, tabir yerindeyse dibi dörünmedik kaptan su içmek gibi ne idüğü belirsizlerle sanal arkadaşlık yapmak değildir hayat.
Hele akıllı telefonların ekranında hiç göremezsiniz hayat denen zaman yokuşunu! Akıllı telefon deyince aklıma geldi. Aslında hiç aklımdan çıkmıyor, hatta hiç unutamıyorum; neyi mi unutamıyorum? Söyleyeyim; insanımız, o kadar benimsemiş ki akıllı telefonu, yolda giderken, otobüste, trende, tramvayda, dolmuşta, parkta, bahçede, yaya yürürken, araba kullanırken, evde, misafirlikte, camide…kimsenin başı dik değil. Hepsi telefona boyun eğmiş! Kimse; yanındakini, önündekini, sağındakini, solundakini görmüyor! Telefona bakacağım, internette gezineceğim diye ağaca ve araca çarpanları görürsünüz.
Telefonlar yüzünden misafirliklerin, dostlukların, sohbetlerin… tadı kaçtı! Bir zaman televizyonlar aynı durumdaydı, şimdi onların yerini akıllı(!) telefonlar aldı! O kadar aldı ki, yememiz, içmemiz, her şeyimiz telefon oldu! Onunla alışveriş yapmak, sanki hayatın bir parçası(!).
Kitapları iyi okursanız sayfaları arasına sıkışmış; hayata dair sırlar bulursunuz.
Hayatı; şiirlerde, romanlarda, hikayelerde, türkülerde…dahası mı? Dahası; kendi yaşadıklarımız, doğumdan itibaren ölünceye kadar geçirdiğimiz zaman. Ağladıklarımız, güldüklerimiz, sevindiklerimiz, başarılarımız, başarısızlıklarımız, övünmelerimiz, dövünmelerimiz, annemizden, babamızdan, komşumuzdan, akrabamızdan, arkadaş ve dostlarımızdan edindiklerimiz…
Hayat; kendi gözümüzle gördüğümüz, kendi aklımızla düşündüğümüz, kendi mantığımızla verdiğimiz kararlardır. Elbette teknolojiden yararlanılacak, tabii ki, zamanın gerektirdiği araç ve gereçleri kullanacağız. Ama yerli yerinde kullanmak şart. Bıçakla ekmek kesersen yararlı, adam öldürürsen zararlı. Çağın icabı olan şeyleri de, aklı kullanarak kullanmak, aşırıya kaçmamak gereklidir. Bu yüzden; "”yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz”, "işlerin hayırlı olanı, orta yolda olandır”…ilkelerine uymak, hayatı tatlı kılmaktır.
Hayat; başkasının aklıyla hareket etmemek, aklı kiraya vermemek, "el alem ne der” değil, "Allah ne der” diyebilmektir.
Hayat, sadece yemekten, içmekten, zevk sefa etmekten ibaret değil.
Hayatı; midesinden, cinsel organından ibaret görenler, hayatın kıymetini bilmeyen, hakka isyan bayrağı çekenlerdir.
Hayat; Allah'ın istediği doğrultuda yaşamaktır, bizzat aklı kullanmak, yaratanın verdiği beyni, hak istikamette değerlendirmektir.
"Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsra/82)
Kur'an, indirildiği andan itibaren; hayatın içinde, zamanda ve mekânda. İnsanda ve toplumda; zihinde ve kâğıtta; nakışta ve duvarda. Kur'an dillerde, ellerde ve gönüllerde.
Kur'an, inananların kullanma kılavuzudur. Kur'an, insanı inşa eder. Mükemmel insanın reçetesi Kur'an'dadır. Mükemmel insan; hatasız insan demek değildir. Hatalarından ders çıkaran, bir delikten iki kere sokulmayan insandır.
Oyuncak Oldum!
İdealim heba oldu yıkıldı,
Hayallerim suya düştü yok oldu.
Yıkıntılar, viraneler çok oldu,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Büyük bir umutla sarıldım sana,
Ne zaman güldün ki vefasız bana?
Sevgi verdin, benden başka her yana,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Maskeli yüzüne her an aldandım
Tatlı sözlerine durmadan kandım,
Seni ağyar değil, yârândan sandım,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Zifiri karanlık, tam gece gibi,
Kelimeler ayrık, bir hece gibi
Sorularla yüklü bilmece gibi
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
İçilen sular kan, ekmekler paslı,
Merhametler hasta, insanlar yaslı,
Vicdanlar iflasta, kilitler aslı,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
Hayat sınavını geçemiyorum,
Haklıyı haksızı seçemiyorum,
Vefa kapısını açamıyorum,
Nefsimin elinde oyuncak oldum!
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
ANADOLU İRFANI
KUR’ANLAŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR
MEVLANA’YI ANLAMAK
KURALLARA UYMAMAK BAŞIMIZA GAİLE AÇIYOR!
SÜNNETULLAH
SIRATIN ÜSTÜNDEYİZ
ZULMEDENLER, ASLA HUZUR BULAMAZ!
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
GİZLİ AJANDAMIZ OLMASIN