HER GÜN ANNELERİMİZİN GÜNÜ!

Sevdiklerimizi bir güne sığdırmak, bir gün hatırlayıp, diğer zamanda esamilerinin okunmaması… yapılanların sadece göstermelik oluşu, dostlar alışverişte görsün, ben birkaç tane cilalı cümle kurayım, bir iki tatlı söz söyleyeyim iş bitsin anlayışıyla yapılan bütün eylemler havada kalır.

Kur'an'da rabbimiz: "Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” buyurur. Anne, babaya itaat, onlara "öf” bile dememek, boyunlarını bükük bırakmamak, her gün, her an, her saniye onların gönüllerini alıcı tavır sergilemek…bunların hepsi ibadettir.

Bir gün, elinde çiçek alarak: "Annem, seni çok seviyorum” demek kadar yapmacık, sahte, göstermelik bir tutum olamaz. Sen, anneni gerçekten, Rabbimizin dediği gibi seviyor musun? O zaman asla kaşını karartmayacak, kalplerini kırıcı tavır sergilemeyecek, onları terk edip gitmeyeceksin. Dünyevi meşgaleler sebebiyle anneni babanı bir kenara bırakamazsın.

Belki; "hocam, bir gün de olsa onları hatırlamak kötü mü?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, bir gün de olsa böyle bir tavır içine girmek kötü değil ama yeterli hiç değil. Annelerimiz bizi bir güne has olarak mı seviyor. Kalpleri sadece bir günlük mü merhametle dolu?

 

"Ana gibi yar olmaz,

Bağdat gibi diyar olmaz”

 

"Ağlarsa anan ağlar, gayrısı yalan ağlar”

 

"Ana yüreği, merhametle dolu”… şeklinde sözlerimiz var.

 

 

Mevzu anne olunca, akan sular durur. Bu yaşın sahibi oldum hala annemi özlüyorum. Evet, ölümün Haktan geldiğini bilenlerdenim ama ne yapayım ki gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Ve teselliyi şiirlerimde buluyorum;

 

Anacığım

 

Sevgi üretirsin kalp rifkatinle,

Bitmeyen davasın can anacığım,

Kalplere şifasın tüm şefkatinle,

Dertlere devasın can anacığım!

 

Ayağın altına cennet serildi,

Merhametin tümü sana verildi,

Anaya saygıyla gönle girildi,

Ruhlara şifasın can anacığım!

 

Hayat zevk vermiyor el atmayınca,

Lisan tatlanmıyor hal katmayınca,

Gözler yaşarıyor yol gitmeyince,

Bitmeyen vefasın can anacığım!

 

Süslersin durmadan sözü haliyle,

Besliyorsun her an hep helaliyle,

Sarar sarmalarsın hak cemaliyle,

Sevgiye me'vasın can anacığım!

 

 

 

 

Onlarsızım!

 

Bir yaz günüydü ölümü tattılar,

Şu yalan dünyada ben onlarsızım,

Hüzünlü anıydı çile kattılar,

Şu yalan dünyada ben onlarsızım!

 

Öksüzüm ben garipçe yaşıyorum,

Istırabım büyük dert taşıyorum,

Gönülde kış ayazdan üşüyorum,

Şu yalan dünyada ben onlarsızım!

 

Yılları yoklukla fakirce geçti,

Rabbin nimetine şakirce geçti,

İsyansız bir halde zakirce geçti,

Şu yalan dünyada ben onlarsızım!

 

 

Gel de Bana Sor

(Annemin Vefatı; 11 Temmuz 1963- Babamın Vefatı; 08 Eylül 1963)

 

Dokuz yüz altmış üç, dert boyum aştı,
Mevsim yazdı, lakin yüreğim kıştı.
Annem öldüğünde feleğim şaştı,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor!

Araları kısa, üç aylık zaman,
Bir anda öldüler, halim pek yaman,
Dört kardeş döküldük, aman ki aman,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

Yaşım on beş idi, çocuktum belki,
Yediğim darbenin ilkiydi ilki,
Unutulmaz derin yara bu yılki,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor.

Üzüntüm ruhuma bir "akar” oldu,
Gariplik boynumu hep yıkar oldu,
Tattığım acılar pek yakar oldu,
Öksüzlük ne imiş gel de bana sor. (09 MAYIS 2022)


Yazarın Diğer Yazıları