KONYA KÜLTÜR VE SANATTA HER ZAMAN İLK BEŞTEDİR (2)

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi konferansında Prof. Dr. Mustafa İsen ve Prof. Dr. Tuba Işınsu Durmuş Osmanlı'nın şiire ve sanata bakışı anlatıldı. Bu kadar geniş, bu kadar detaylı konu bir günlük köşe yazısına sığmazdı. Bu yüzden dünkü yazımın devamı niteliğinde olan; "KILICIN VE KALEMİN SULATANLARI” na bugün de çarpıcı örneklerle devam edilmesinin yararlı olduğu kanaatindeyim.

Prof. Dr. Mustafa İsen, konuşmasında şunları söyledi;

Kılıcın ve kalemin sultanlarına mekânlık yapmış şehirlerden bir tanesi de Konya'dır. Bu sebeple, toplantımızın Konya'da yapılıyor olması, bir başka şehirde yapılmasından çok daha ehemmiyetlidir. Konya'nın Türk Kültür hayatında şöyle bir konumu var; İslami gelenekte önemli kültür havzaları vardır. Bu İslam medeniyetinin dışında başka hiçbir medeniyette görmediğimiz bir tablodur. Abbasilerden itibaren İslami devlet anlayışı bir medeniyete dönüşmeye başladıktan sonra, bir havzada sönmeye yüz tutan birikim bir başka havzada adeta yeniden parlamıştır. Mesela başlangıçta Bağdat'ta Kûfe'de teşekkül eden ilk yapılanmalar bir süre sonra orası canlılığını kaybetmeye başladığı bir evrenin hemen akabinde Endülüs'te parladı, orada büyük bir medeniyet ortaya çıktı. Endülüs çökerken bu defa Orta Asya ve Selçuklu merkezli bir yeni yapı ortaya çıktı. Burası hayatiyetini yitirmeye yüz tutmuşken bu defa Anadolu'da bir yapı ortaya çıktı. İşte Anadolu'daki bu yapının ortaya çıkmasında ben Konya'nın çok önemli bir aktarma merkezi olduğunu düşünüyorum.

KONYA, SADREDDİN KONEVİ'NİN KIYMETİNİ BİLMİYOR.

11. Yüzyıldan itibaren bütün İslam sanatlarının arkasındaki en önemli motivasyon olan vahdet-i vücut düşüncesi, İbn-i Arabi ile bu coğrafyada… Ama nasıl Mevlânâ Mevleviliği kurdu, Sultan Veled onu teşkilatlandırdıysa işte İbn-i Arabi'nin ortaya koyduğu bu felsefi yapılanmayı Sadreddin Konevi bunu sistemleştirdi. Konya kadr-ü kıymetini bilmiyor. Konevi çok önemli bir isimdir. Daha sonra bu sistem çok önemli İslam coğrafyalarında çok önemli bir arka plan olarak bizim kültürümüzü ve sanatımızı motive eden çok önemli felsefi bir unsur oldu.

 

Nedimi şiirinde var ya… Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana diyor. Yani nezaket zaten incelik demektir. İncelik bin kere daha imbikten geçirilmiş; nasıl oluyorsa ve sana boy pos, endam olmuş diye sevgiliye yönelik bir övgüdür. Ben bunu Osmanlı medeniyeti için teşmil ediyorum; İslam medeniyetinin adeta bin kere imbikten geçmiş şekli Osmanlı medeniyetidir. Konya'da teşekkül eden bu yapı bir süre sonra Bursa'da mayalandı, Edirne'de bir adım daha ileriye taşındı, İstanbul'da bu terkibin uç noktasına ulaşıldı. Anadolu'da teşekkül etmiş bu yeni kültürel havzanın medeniyetimizin neredeyse bu son parlayışının ateşi bu coğrafyada, Konya'da yakıldı.”

KONYA KÜLTÜR VE SANATTA HER ZAMAN İLK BEŞTEDİR

Bir çalışmamda Osmanlı şairlerinin hangi şehirlerde yetiştiklerine dair bir değerlendirme yaptım. Burada da sorsak herkes İstanbul'un bir numaraya oturacağını söyler, öyledir. Tezkirelere göre 3 bin 180 civarında divan şairi var. Bunların yaklaşık 800'ü İstanbul merkezlidir. İkinci sırada Bursa, üçüncü sırada Edirne ve dördüncü sırada Konya gelmektedir. Külliyeler, medreseler, hat sanatı gibi değerlendirmeler de de Konya'nın yeri daima ilk beş içindedir. Tabi buranın İpek yolu üzerinde olması, ticaret ve sanayi merkezlerinden olması, çevresindeki verimli ovalarla önemli bir üretim ve iktisat merkezi olması diğerlerinin ortaya çıkmasına da çok ciddi şekilde katkıda bulunmuştur.

 

 

Beklerim Sizi

 

Selçuklu başkenti bu güzel şehir,

Kubbe-i hadrada beklerim sizi,

Canları sulayan coşkun bir nehir,

Dede bahçesinde beklerim sizi!

 

Kervan içsin diye sebil konulmuş,

Külliye şuuru halka sunulmuş,

Öteden bugüne şanla anılmış,

Sahibi atada beklerim sizi!

 

Kapısına; Yasin Fetih kazınmış,

Selçuklu motifi sülüs yazılmış,

Kesme taş bezeli süsler dizilmiş,

İnce Minarede beklerim sizi!

 

Harika bir cami yivli minare,

Mavimtrak taşla bak hale hale,

Büyük pencereyle ferah, şahane,

Aziziye'mizde beklerim sizi!

 

Sultanlar kentini görenler hayran,

Hoşgörü fısıldar gelene her an,

Keykubat şehrinde geçiyor zaman,

Selatin camide beklerim sizi!

 

Şems ile Mevlana orda buluştu,

Âşık gönüllerde sevgi tutuştu,

Rahmani canlara Hızır yetişti,

Mecmau'l bahreynde beklerim sizi!

 

Mevlevi mutfağın aşçı dedesi,

Mevlana sevgisi canı fedası,

Gönüller doyurur aşın alası,

Ateşbaz velide beklerim sizi!

 

Semazenler döner semada aşkla,

Zikir meclisine girilen meşkle,

Mana ikliminde akan her eşkle,

Şeb-i aruslarda beklerim sizi!

 

 

 

Selçuklu Şehri!

 

Ezelden ebede üflenen nefes

Türkmenler kentidir Selçuklu şehri,

Hak yolculuğuna adanmış herkes,

Mücahitler yurdu Selçuklu şehri!


Huzurun paytahtı tek yürek tek baş,

Hepsi muhabbette hepsi arkadaş,

Hasbihal içinde cümlesi haldaş,

Yılmayan bir ordu Selçuklu şehri!

 

Anadolu bir aşk, sevda gözünde,

Bayrak türküleri çalar sazında,

Allah'ın kelamı çıkmaz özünde,

Canlarını verdi Selçuklu şehri!

 

İzmirli Muşlusu vatana şehit,

İnişli yokuşlu yolları şahit,

Kur'an ayetleri pörsümez ahit,

Gönüllere girdi Selçuklu şehri!

 

Dağları ovası vatana kurban,

Kadını erkeği herkese mihman,

Canları fedada her zaman her an,

Garibanı gördü Selçuklu şehri!

 

Hacı Bayram Veli Yunus, Mevlana…

Muhabbetler serdi bütün cihana,

Gönüller yaparak vardı insana,

Kardeşlikle sardı Selçuklu şehri! (23 MART 2022)

 


Yazarın Diğer Yazıları