Kur’anca Tefekkür

Kur’an; Müslümanların ilkeler kitabıdır. Düşünmeye, fikir üretmeye, akıl yormaya yönelik ayetler, “temiz toplum oluşturmak ve adam olma”yı öne çıkaran ilahi fermanlarla doludur. 
Müslüman; düşünen, fikir üreten, aklı terleyen, dertli insandır. Toplumun derdi, Müslümanın derdidir. Toplumla ilgilenmeyen, olumsuzluklara ses çıkarmayan, olumlu olaylara ilgisiz kalan, bana neci tavırlar… müslümana yakışmaz. Kur’an, mıymıntı Müslüman istemez. İnceleyin peygamberlerin hayatını; hiçbirisi bir köşeye çekilip toplum meselelerine ilgisiz kalmamışlardır. 
Kur’an; insanı inşa eder. Bu, 
“Ne olursan ol gel,
İster kâfir, ister putperest,
İster yüzbin kere tövbeni bozsan da yine gel,
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.”  İlkesine uygun bir hayat çizgisi içinde olmayı öğütler. 
Kur’anca tefekküre bir kaç örnek:
“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen, mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibisin!” (Mümtehine/5)
“Sakın, Allah’la beraber başka ilahlara yalvarma!” (Şuara/213)
“İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra peygamber’e karşı gelenler, hiçbir şekilde Allah’a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır.” (Muhammed/32)
“Kendilerine hainlik edenleri savunma! Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günahkârı sevmez!” (Nisa/107)
“Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen âhiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin.” (Mümtehine/ 13)
“Onlar, ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır!” (Saff/8)
“Tevrat’la yükümlü tutulup da, onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez!” ( Cum’a/ 5)
 “De ki; “Eğer biliyorsanız söyleyin. Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?
“Allah’ın” diyecekler. “Öyleyse siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” (Müminun/84-85)
“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.” (Nur/42) 
Arzularsın
Nadanı terk etmeden, yaranı arzularsın
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın
Men arefe nefsehu kad arefe rabbehu
Nefsini sen bilmeden Sübhan'ı arzularsın
 
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bipayan'ı arzularsın
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hakk'a dönmeden ihsanı arzularsın
 
Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahını bilmeden gufranı arzularsın
Sen şarabı içmeden serhoş-u mest olmadan
Nicesi Hak emrine fermanı arzularsın
 
Cevzin yeşil kabuğunu yemekle tad bulunmaz
Zahir ile ey fakih Kur'an-ı arzularsın
Gurbetliğe düşmeden mihnete satışmadan
Kebap olup pişmeden püryanı arzularsın
 
Yabandasın evin yok bir yanmış ocağın yok
Issız dağın başında mihmanı arzularsın
Ben bağ ile bostanı gezdim hıyar bulmadım
Sen söğüt ağacından rumman'ı arzularsın
 
Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunus'leyin Niyazi irfanı arzularsın (Niyazi Mısri)
 
Ölüm, ansızın gelir! Ölüm; son uyku değil, son uyanıştır.

Yazarın Diğer Yazıları