NE ZAMAN; “İŞTE BU BENİM” DİYECEĞİZ?

Yunus'umuz çok güzel der;

 

"İlim, ilim bilmektir,

İlim, kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen,

Bu nice okumaktır?

Okumaktan mana ne,

Kişi Hakkı bilmektir,

Çün okudun bilmezsin,

Ha bir kuru emektir”

 

Rabbimiz her zaman bizleri uyarır. Adeta; cennete girmemiz için her fırsatta bize imkanlar verir. Bu yüzden; "aklınızı kullanın”, "düşünmez misiniz?” "Akletmez misiniz?”… ifadelerini sık sık tekrarlar.

Kur'an'ın hiçbir yerinde; "Sizin yerinize başkası iman etsin, sizin yerinize başkası namaz kılsın, siz bir şey yapmayın, şeyhiniz her işi halleder…demez.

Elbette tarihteki gönül erlerini, kahramanları okuyacağız, onların hayatlarını öğreneceğiz, dersler çıkaracağız. Ama okuduklarımızla kalmayacak, kendimizi, yaşantımızı onların örnek hayatlarına benzer şekilde düzenleyeceğiz.

Allah, taklidi imanı değil, tahkiki imanı sever. Taklidi Mümine değil, tahkiki Mümine değer verir. Bunun adına da; "İhlas ve ihsan” denir.

Hiçbir şey yapmıyoruz, bol bol kelam ediyoruz. Elimizi taş altına sokma özelliğimiz yok ama çok konuşma, çok eleştirme, süslü söz söyleme hastalığımız var.

Bakınız sosyal medyaya, araştırın internet sitelerini, dinleyin sokaktaki, caddedeki, mahallendeki, camiindeki insanları… en çok ahkam kesenlerin cafcaflı cümlelerini görürsünüz.

Bir mesele ortaya konduğunda, hemen; "peygamberimiz öyle dememiş, öyle yapmamış, İmamı Azam'ın görüşü bu değil, mezhep imamları bu konuda şunları şunları söylemiş…” deriz. Adeta allame oluruz insanların yanında.

Tabii bunları sadece dini konuda değil, her konuda aynı hatayı yapıyor, aynı hamakatı işliyoruz.

İyi de bizim fikrimiz ne? Biz bu hususta nasıl bir pozisyon alıyoruz? Sadece nakilci olarak mı kalacağız? Hiç, tefekkür etmek için çare aramayacak mıyız? Aklımızı terletme yoluna gitmeyecek miyiz? Kur'an'ı, bunun için mi okuyoruz? Kur'an bize; "Düşünmeyin, başkalarını taklit edin” mi diyor? Sevgili Peygamberimizin;

"Her söze inanın, siz hiç araştırma yapmayın”… diye bir uygulaması var mı?

 

  1. görünmekten öte, adam olmak ve adam kalmak, Mümin görünmekten ziyade Mümin olmak ve Mümin kalmak en iyisidir. Eğer tefekkürü, fikir üretmeyi, düşünmeyi bir kenara bırakırsak, "İşte bu benim” diyemeyiz. İman, eylemi gerektirir. Mümin, Müslim olmayı yani teslim olmayı icap ettirir. Teslim oluşun yolu; hiçbir kuralı eksik bırakmadan hayatımızın her anında, damarlarımızda dolaşan kan misali yaşamaktan geçer. Yani Kur'an'ca bir hayata; "merhaba”, Kur'an'sızlığa; "elveda” demekten başka çaremiz yoktur.

 

 

Cümleleri kirletme, martaval anlatma hiç,

Hasbi davranışınla, nedir mevzu ona gel,

"O öyleymiş, bu böyle" hikaye dinletme hiç,

Neler yaptın onu de, gösterişsiz yana gel!


Yazarın Diğer Yazıları