RAMAZAN SOHBETLERİ (9) SADREDDİN KONEVİ

Konya, ilim adamlarının, din âlimlerinin, mutasavvıfların… Harman olduğu bir şehir! Konya'daki bütün mutasavvıflar; "Abdalan-ı Rum” (Anadolu erenleri) tabir edilen kişiler. Hepsi; "la”dan "illa”ya yükselmeyi, "kamil insan” olmayı ve "insanı inşa”yı amaçlamışlardır.

Anadolu Selçuklu Devletinde düşüncelerin gelişmesinde fikir adamlarının etkisi olmuştur.

Devletler; Fikir, Sanat ve Kültür ile ayakta durur.

Türbesinin kuzeydeki kapısının üzerinde sülüs yazı ile nakşedilmiş olan:

"Sabahın, izzet ve devlete yakın

Ve kapın, hacet sahiplerine daima açık olsun.”sözü,

Sadreddin-i Konevi'nin yüceliği önünde salih kişilerin dua ve niyazlarının ifadesidir.

Konevi'nin mizacına paralel manaları ifade eden, Camiinin pencere kanatlarındaki Arapça İbarenin Türkçesi şöyledir:

"Takvadan daha aziz bir şeref;

heva ve hevesi bırakmaktan daha mükemmel bir kerem olamaz.”

 

Konya şehrinde peygamberlerden, ricalullah ve evliyaullahtan çok kimse medfundur. Konya'da yakın zamana kadar mevcut olup bugün, varlıkları birkaç adede düşen kabristanlara bakıp da o günkü şehrin acıklı durumuna üzülen Aşık Şem'i şu acı mısraları terennüm etmiştir:


"Nettin ey bivefa, Hakanların nerede?
Bunca dilberler, bunca can, cananların nerde?
Kamu hak ile yeksan, o tenler yalan olmuş
Göster bana acep senin imkanların nerde?”


Konya şehrinde, arasında Salih Peygamber'in de bulunduğu isimleri bilinen ve bilinmeyen toplam 14 peygamber, şeyhler, çelebiler, dedeler, emirler, efendiler, halifeler, hocalar, sultanlar ve lakapsız binlerce büyük insan medfundur.

Zamanın en büyük âlim ve velilerinden olan Sadreddin Konevî, kapısında uşakları, işçileri ve aşçıları olan, varlıklı ve zengin bir kişi olduğu rivayet edilir. Medrese, cami ve türbesi, yapılan zengin vakıflarla yıllar ve asırlarca bolluk içerisinde varlıklarını devam ettirdi. O servet ve zenginlik, büyük veliliğine, manevî yüceliğine, İslâmi ölçülere sıkı sıkıya bağlılığına engel teşkil etmedi. Hâlâ kerâmetleri dilden dile nakledilir.

Şeyh Sadreddin Konevi vasiyetnamesinde şöyle der:

 

"Beni, fıkıh kitaplarında ifade edildiği gibi değil, Hadis kitaplarında yazıldığı şekilde yıkayınız.

Şeyhimin elbisesini giydiriniz. Sonra da, beyaz bir izar ile kefenleyiniz.

Lahdime, Şeyh Evhadüddin'in seccadesini seriniz.

Cenazemde, cenazelerde okuyanlardan hiçbirisi bulunmasın.

Kabrimin üstüne hiçbir mamure ve örtü yapmayınız; Yalnız izinin kaybolmaması için sağlam bir taş dikiniz.

 

Şeyh Mustafa Manevî (ö. 1114/1702), İslam âlemindeki ünlü yerleri ve kişileri anlattığı naatında Konya'da iki ünlü sufiden söz eder; bunlardan biri Mevlâna diğeri ise Konevî'dir:

 

Dolaşup hâssaten gel Konya şehrine, husûsiyle,

O Sultânü's-selâtîn, nûr-ı Yezdân'a selâm eyle.

Ki ol gavs-ı zamânın âsitânına bu efkârdan

Onun aşk-ı meyin nûş eyle, mestâne selâm eyle.

Cenâb-ı Şeyh Sadreddin ne işler bir suâl eyle

Kudûmun eyle takbîl, havz-ı Kur'ân'a selâm eyle

Müfessirler anın tefsîrine hayrân olurlar hep,

Sürüp yüzler türâbına, mehîbâne selâm eyle.

 

 

Anlamı:

Dolaşarak (Bir çok yeri gezdikten sonra) hassaten Konya şehrine gel. Özellikle o, sultanlar sultanı, cenabı Allah'ın nuruna selam eyle.

Kendinden geçmişcesine, İlahi tecelliye gark olmuş halde, o, zamanın şeyhinin kapısına gelerek, bu fakirden selam eyle.

Cenabı şeyh Sadreddin'in ne yaptığını bir sor,

Saygıyla karşılayarak, Kur'an deryasına selam söyle.

Müfessirler, onun tefsirine hep hayran olurlar,

Toprağına yüz sürüp, vakarlı bir şekilde selam eyle.

 

 

Kaynak; SADREDDİN KONEVİ'NİN EVRENSEL MESAJLARI/ Kazım Öztürk

 

(31 Mart 2023)

 


Yazarın Diğer Yazıları