Sevgi Demetleri

Yazımın başlığı, yeni çalışmamın ürünü. Rabbim kısmet eder, bu can gövdede kalır, emanetini almazsa yakında bu kitabım da piyasaya çıkacak.   

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınız zaman birbirinize olan sevginizi artıracak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayın.” 

"Af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (A'raf/199)

"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.”(İsra/37)

"Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah'ı sevin, beni de Allah beni sevdiği için seviniz.” (Hz. Muhammed –SAV)

"KOLAYLAŞTIRIN, GÜÇLEŞTİRMEYİN. MÜJDELEYİN, NEFRET ETTİRMEYİN. BİRBİRİNİZLE İYİ GEÇİNİN, İHTİLAFA DÜŞMEYİN.” (HZ. MUHAMMED-SAV)

"Fakirleri seviniz ve onlara yakın olunuz. Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur. Siz onları giydirirseniz, Allah da sizi giydirir. Siz onları yedirirseniz, Allah da sizi yedirir. Siz cömert olunuz ki, Allah Teala da size karşı cömert olsun.” (Hz. Muhammed- SAV)

"ZULÜMDEN KAÇININ. ZİRA ZULÜM, KIYAMET GÜNÜ KARANLIKLAR OLACAKTIR. CİMRİLİKTEN DE KAÇININ, ZİRA CİMRİLİK, SİZDEN ÖNCEKİLERİ HELAK ETMİŞ, ONLARI BİRBİRLERİNİN KANLARINI DÖKMEYE, HARAMLARINI HELAL ADDETMEYE SEVK ETMİŞTİR.” 

 

(HZ. MUHAMMED-SAV)

"Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, Arab olmayana, Arab olmayanın Arab'a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir üstünlüğü yoktur. şüphesiz Allah Teala katında en üstününüz, Allah Teala'dan en çok korkanınızdır.” (Hz. Muhammed- sav)

 

MUHABBETTEN MUHAMMED OLDU HASIL!

MUHAMMEDSİZ MUHABBETTEN NE HASIL.

 

 

 

Sevgi, sıcaklıktır. Tasavvufa göre sıcaklık, yaklaştırıcıdır. Sevgi ve onun verdiği sıcaklık ne kadar fazla olursa, Allah'a da o kadar fazla yaklaşılır. 

Bu sıcaklığın etkisiyle, insanın eskiden değer verdiği her şey, yanıp kül olur ve gözünden düşer.

Sevgi, her şeyin özüdür. Hiçbir şeyi sevmeyen insanın, taştan farkı yoktur. Sevgisi olmayanlar, diğer insanlar tarafından itilip kakılır ve taş gibi bir yerde durup kalmaya mahkumdur. 

Seven insan; sıcak kanlıdır, insanlarla rahat diyaloga girer, herkesle barışıktır. Bu yüzden herkes ona yaklaşır. 

"Gizli bir hazineydim, bilinmek istedim” sözünde; sevgi vardır, muhabbet vardır.  

Sevgi, ilahi sıfatlardandır. İnsanda hayvani sıfatlar da olduğu için, sevgi, bu kötü sıfatları ortadan kaldırır. 

Sevgi, insanları birliğe götürür. O bakımdan en büyük sevgi ALLAH SEVGİSİDİR.  

Sevgi, karşılıklıdır. İnsan bir kişiyi severse, o sevdiği de, seveni sever. Bin kişiyi severse, o bin kişi de, onu seveceği için, o kişi, o bin kişinin maşuku olur. İşte burası; "MAKAM-I MAŞUK”tur. 

Sevgi ve muhabbet, insan içindir. İnsanları birbirine bağlayan, sıkıntılarını gideren, dertlere derman olan, yardımlaşmayı sağlayan da sevgidir. Seven insan; güzel görür, güzel karar verir, tatlı dillidir.  

Sevgiyi içine yerleştiren insan; ailesine, yakın çevreye ve her tarafa bunu yayar. Dolayısıyla bu insanda; hoşgörü, sabır, güler yüz, samimiyet ve empati duyguları gelişir.  

Kainat, sevgiyle cennet olur. Sevgi; insanın gönlünü, evini, çevresini, işini, aşını, bakışını gülistan yapar. 

Seven sevilir. Sayan sayılır. Allah bunun için; "Sizin duanız olmasa Allah size ne diye değer versin” derken bu anlatılır. Tasavvuf dilinde buna; "MAKAM-I MAHMUD” adı verilir. 

"sevdim”, "seviyorum” demek kolay, ama sevilmek, sevgiye layık olmak zordur. Güzel konuşan, güzel iş yapan, herkesle ilgileneni herkes sever.

"Sevgide temizlik şarttır” desem ne dersiniz? Gerçekten, temizlik olmadan sevgi olmaz. İç alemi kötülüklerle dolu, fitne fücur olan kimse temiz değildir. O yüzden;  "Önce can, sonra canan” sözü bunu anlatmak için yerinde bir sözdür. İçi dışı bir olmayan, insanları sevemez. Bırakın insanları; tabiatı, çevreyi, hayvanları ve dolayısıyla ALLAH'ı sevmez.    

 

Sevgi; ilahî sevgi, insanî sevgi, erotik sevgi diye farklı gruplara ayrılabilir. İnsanın olgun özelliklere, güçsüz ve zayıf insanlara, hayvanlara olan sevgisi bu alt grupları oluşturur. 

 

         Aşk, sevginin tutkulu ve derin biçimidir. Aşkın en önemli özellikleri; sadakat, bağlılık ve şefkattir. Bu üç hususiyet, aşk ile sevgi arasındaki farkı gösterir. Âşık olan kişide önceliği duygular almış ve muhakeme ikinci plâna düşmüştür. İhtirasla seven kişilere ‘delicesine âşık' denilmesinin sebebi de budur. Âşık, sevdiği için kendi çıkarını terk eden kişidir. 

 

         Aşkta hoşlanma ve sevgide yaşanandan farklı olarak şefkat vardır. Genel olarak aynı doğru üzerinde bulunduğu düşünülse de sevgi ile şefkat birbirinden ayrı şeylerdir. Bir insanın aşık olup olmadığı onun şefkatine bakarak anlaşılabilir. Ayrıca şefkat, karşılık beklemez ve şarta bağlı değildir. Şefkat hisseden kişi aşık olduğu insanı ne pahasına olursa olsun mesut etmek ister. 

 

         Âşık, ‘Onu mutlu etmeliyim' düşüncesiyle hareket eden, sevdiğine karşı her türlü fedakarlığa hazır insandır. Hakiki aşk, tanımlanarak yaşanan aşktır. Aşk, samimiyet ve içtenlik taşıyan bir histir. Âşık, ‘sevdiğime bütün sırlarımı anlatabilirim ve o hayatımdaki en özel kişidir' diye düşünür. Ayrıca aşkta mantığın ikinci plânda olduğu, tutkunun yaşandığı bir boyut vardır. 

 

Dünyada neden varız? İnsan olarak görevimiz nedir? Allah, bizi, eli boş gezsinler, hiçbir şey yapmasınlar, yesinler, içsinler, ihtiyaçlarını gidersinler, dünyada eğlensinler… diye mi yarattı? Yoksa gerçekten bir görevimiz, sorumluluğumuz ve yapmamız gereken işimiz var mı? Dünya nasıl imar edilir? Dünyayı imar etmek, sadece bir veya iki kişiye mi kalmıştır? Yoksa herkes payına düşeni yapsın, herkes bulunduğu mekanı; düzenlesin, imar etsin, en iyisini yapmaya gayret sarf etsin diye midir? 

Evimizin yanında; Hıristiyan da, Yahudi de, Ermeni de, Rum da, Arap da, Kürt de, Türk de…olacaktır. Bu birliktelik; kavgaya sebep olmamalı. Değişik düşünceler, çeşitli fikirler, muhalif kanaatler..bulunabilmelidir. Yeter ki; ülkemizin, ülkelerin, coğrafyaların huzurunu kaçırıcı, tedirgin edici, teröre mahal bırakan eylemler olmasın. 

Dünyada, her ırktan, her renkten, her mezhepten, her dinden, her tarikattan… insan yok mu? Bizim kendimize göre bir doğrumuz varsa, onun da kendine göre doğruları vardır. "Senin dediklerin yanlış” deme hakkına sahiptik ama kavga etmeye, kırgınlık meydana getirmeye, hele hele ortamı terörize etmeye hiç hakkımız olamaz. "Sen benim gibi düşünmüyorsun, benim gibi inanmıyorsun, benim gibi giyinmiyorsun…” demeye kimsenin hakkı da yok, yetkisi de. Kutsal kitapların hepsinde terör yasaktır. Hiçbir kutsal din; insanları haksız yere öldürmeye izin vermez. Allah, insana aklı neden vermiş? 


Yazarın Diğer Yazıları