YAPRAK DÖKÜMÜ

Ey Sevgili!

 

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim.

………………..

 

Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen

…………

 

 

Yine akşam oldu,
Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,
Uzaklık aynı gerçi,
Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,
Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da,
Aynısıydı ordayken de,
Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi
Donuklaşmış oldu artık bu,
Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...

 

 

Edebiyat okyanusunda kulaç atmaya başladığım zamandan beri; Edip, mütefekkir, çağa yön veren, fikirleri harman eden, gönül dünyalarımıza giren, gönül Kâbe'mizin kapılarını açan, milli ve manevi değerleri özümsemiş, dünyayı ayaklar altına alıp mana alemine yükselen gönül insanlarını tanıdım. Bu değerler, Edebiyatımızın yüzünü güldüren kıymetlerimizdir.

  1. kıymetli gönül insanlarının hayatını okudukça, yaşantılarına dokundukça, gönül dünyamızda çok büyük değişiklikler hasıl oluyor. Edebiyatımızın bu kıymetleri adeta bir kardelen gibidir.

Bu değerlerimizden bir büyüğümüzü, Diriliş şairini kaybettik. Edebiyatımızdan bir yaprak daha düştü!

Şair- yazar ve mütefekkir Sezai Karakoç 22 Ocak 1933 yılında Ergani ilçesi Diyarbakır doğumlu.

Şair, yazar ve düşünür Sezai Karakoç, hayatını sürdürdüğü İstanbul'da vefat etti. 88 yaşında aramızdan ayrılan Karakoç, Türk edebiyatının öncü yazarlarındandı.

 

Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

 

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

 

 

 

 

 

 

Zaman ne de çabuk geçiyor

Mona Saat on ikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

 

………………………………

Allah rahmet eylesin. Rabbim, böylesine kıymetlerimizin sayısını artırsın. Edebiyata, Kültüre, sanata, ilme, irfana, milli ve manevi değerlere hayatını vakfetmiş insanlara vefamızı göstermek en başta insanlık görevidir. Dünya bu tür kıymetlerle kıymet kazanıyor. Âlimin ölümü alemin ölümüdür.

Yazarın Diğer Yazıları