Yaptıklarımızı Benimsemek

Yaptıklarımızı benimsemenin yeni adı; "içselleştirmek” tir. Yani, her yapılana bir anlam yüklemek, yapılanları samimiyete büründürmek, eylem, uygulama…

İçselleştirmeyi daha doğrusu ve en samimi ifadesi olan; "benimsemek” i hep ihmal ediyoruz. Her şeyde gösteriş, her durumda riyakârlık, başkalarına yaranmak… adeta mesleğimiz olmuş!

Kıldığımız namazlarda samimiyet yok! "nereden biliyorsun samimiyetin olmadığını? İçimizi mi okuyorsun? Üstten ölçme” dediğinizi veya diyeceğinizi tahmin ediyorum. "Namaz, insanı kötülükten alıkor” böyle bir ilke var mı? Bu ilkeye rağmen ahlakımızda düzelme var mı? Namaz kılıyoruz, pekiyi bu namaz insanlara nasıl yansıyor? Acaba yansıyor mu? Yoksa camide mi bırakıyoruz namazı? "Sarhoşken namaza yaklaşmayın” deniyor. Buradaki sarhoşluk; içki sarhoşluğu olduğu gibi, şuursuz, bilinçsiz… namaz kılmayın demektir. Namazlarımız, sevgili peygamberimizin, Hz. Ali'nin namazı gibi olursa bir anlam taşır.

Yine, her gün beş vakit namazlarımızda her rekatta, günde kırk defa; "Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz…” diyor muyuz? Buna karşılık; parayı, makamı, menfaati, çıkarı, dünyayı ilah ediniyor muyuz? Edinmiyor muyuz? Bütün dünyevi meseleleri ilah edindikten sonra, "Yalnız senden yardım dileriz”in bir manası oluyor mu? İbni Arabi; "sizin taptıklarınız, ayaklarımın altında” diyor. Yani siz; mala, altına, gümüşe, dünyaya tapıyorsunuz, onları ben ayaklarımın altına alıyorum demek istiyor.

İnsanı; ezberde olan Kur'an değil, uygulanan, hayatımıza giren Kur'an kurtarır. Kur'an hafızı olmak, elbette çok güzel bir olay. Kur'an hafızlarında alzehimer hastalığı görülmüyor. Keşke hepimiz hafız olabilsek. Ama en güzel olanı; Kur'anın içindekileri hayatımıza uygulamaktır.

İçimizde saklı kalan iman değil, eyleme geçen, insanlara yansıyan, veren el olan iman yarar sağlar. Bu yüzden iman ile ameli salih Kur'anda birlikte zikredilir.
Güzel ezan ve Kur'an okuyan değil,ezanın uygulanması, çarşıda, pazarda, evde, sokakta, okulda, iş yerinde, fabrikada, yolda, otobüste, trende, tramvayda, metroda, metrobüste, vapurda, gece ve gündüz....her yerde bizimle olan Kur'an bize ışık olur. 
Duvarda asılı duran, süslü kılıflarda saklanan, bayramda, seyranda, cenazelerde, mezarlıklarda.... okunan değil, her zaman okunan, elimizden, gönlümüzden düşmeyen, okuyarak eskittiğimiz Kur'an rehberlik yapar!

Gerçekten bayramın kıymetini biliyor muyuz?

"Bayram" sadece altı harften ibaret bir kavram değil. Bayram; ziyaret, Bayram; barışmak, Bayram; sıla-i rahim, Bayram; yüz yüze bakabilmek, Bayram; alnımız ak, yüzümüz pak olmak, Bayram; sevinç, mutluluk...Bayram; vatan, Bayram; Allah'a yakınlaşmak, O'na Kurban olmak.

Allah'a ne kadar yakınız? O, bize şah damarımızdan daha yakın, ya biz? Kurban bayramında o kadar hayvanı kurban ediyoruz, acaba bunun gerçekten Allah'a yakınlaşmak, O'nun rızasını almak ve nefsimizi, şeytani duygularımızı, şeytanı taşlar gibi taşlamak gerektiğinin farkında mıyız? Mal sevgisini kurban etmek, Allah yolunda her şeyimizi vereceğimizin sembolü olduğunu idrak ediyor muyuz?

 

Bayram Günleri

 

Kirlenen ruhlara rahmetler yağar,
Kararan güneşi gündüzler sağar,
Mutsuz gönüllerde umutlar yanar,
Bayram günleri.

 

Ölü toprağın dirildiği anı,
Bahçeden gülün derildiği anı,
Berat defterinin verildiği anı, 
Hatırlayalım Bayram günleri.

 

Yıkık boyunlar tebessüm etsin,
Darılmış, kırılmışlarla teşerrüf etsin,
Adavete, kasavete teessüf etsin
Bayram günleri.

 

Her can mutlu olur, yan yana el ele..
Kin ve riya yok, hele velvele..
Esamisi okunmasın, bir dene
Bayram günleri.

 

 

 

Kaybettik!

 

Dilarayı zayettik,

Dilrubaya aybettik,

Hiç dilşad olamadık,

İrfanımız kaybettik!

 

Gülzarlarda har olduk,

Yüzsüzlere yar olduk,

Yarana ağyar olduk,

İz'anımız kaybettik!

 

Musa'ları bilmedik,

İsa'ları bulmadık,

Sevgiliye varmadık,

İhlasımız kaybettik!

 

Dil kıraat almadı,

Kalp tilavet kılmadı,

Düşünceye dalmadı,

Tefekkürü kaybettik!


 


Yazarın Diğer Yazıları