Yaşantımız ‘Elif’ Gibi Olsun

“Aslı denîdir dünyanın, zatında yoktur elif,
Terkibine gel bak ânun, şol ya vü nûnü dâline.”
Gerçekten de “Dünya” kelimesinin kökü olan ve alçak anlamına gelen “denî” kelimesinin her üç harfi de eğri büğrüdür, içinde “elif”, yani doğruluk yoktur.
 “ELİF” olmak için tek rehber Kur’an’dır. “ELİF” olmak; Mümin şahsiyet olmaktır. Mümin de, Kur’anla iletişim içine girer. Bu, her ramazan ayında “hatim yarışı”na girerek, el alem; “ne çok hatim yapmış, ne kadar iyi okuyor” diye iftihar vesilesi yapmakla olmaz. Kur’anı, yükseklere koyarak, gelin ve damatların odalarında süs olsun diye nakışlı kaplarda saklamakla şahsiyet elde edemeyiz, “ELİF” olamayız.
“ELİF”; aynı zamanda ve her şeyden önce Allah’la iletişim kuran, Kur’an okudukça, Allah’la konuştuğunu bilen insandır. “ELİF”ler; hurafelerden, akıl ve düşünceye aykırı davranışlardan, ilme ters tutumlardan uzak kalan, Kur’anca iletişimi hayat iksiri olarak gören, barışı, kardeşliği, diğer dinlerden olanlara karşı hoşgörüyü, insan sevgisini, adaleti, eşitliği, “veren el” olmayı, “bugün Allah için ne yaptın?” anlayışına ilgisiz kalamayan kimselerdir.
“ELİF” olmak; aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Kurandan yolu geçmeyen veya ruhu, gönlü Kur’anla sulanmayan insanlar; fedakârlık, vefakârlık, sorumluluk, elini taş altına koyma bilincinden uzaktır. “ELİF”siz insanlar, Kur’ansız insanlardır; empati kuramaz, “Salih amel” içinde olamaz, “emir olunduğun gibi dosdoğru ol” anlayışını idrak edemez, “niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, “ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” ruhundan habersizdir.     
Temiz toplumun anahtarı; “ELİF” olmaktır. Çünkü bu ruhla iletişime girenler; ticarette hile yapamaz, müşterisine bozuk ve hileli mal veremez, yaya kaldırımlara mal koyup yayaların geçmesine engel olamaz. Teraziyi hileli tutamaz. Faizle alışverişin “haram” olduğu şuuru içindedir. Borçlandığı zaman; yazılı hale getirir ve şahitlendirir.
“Elif”ler; ne incinir ne de incitir. Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz. Kur’an hayat kitabıdır. Dolayısıyla doğru, mükemmel bir hayat yaşamak isteyen; “elif” olanlar, Kur’anca iletişimle olgunlaşır ve itibar kazanır. “Kalpler ancak Allah’ı zikirle huzur bulur”. Her insanla; hangi ırktan, hangi mezhepten, hangi renkten, hangi ülkeden olursa osun kenetlenme yollarını arar. Ebedi ve ezeli düşmanlığın geçer akçe olmadığın kafalara nakşeder. Allah’ın her yerde, her mekânda var oluşu, Onsuz hiçbir şeyin anlam ifade etmediği, edemeyeceği anlayışındadır. Zaten Allahsız hiçbir durum söz konusu değil, olamaz da. Allah kâinatı çepeçevre kuşatmıştır. Yürürken ayağımız, konuşurken dilimiz, bakarken gözümüz, tutarken elimiz, düşünürken beynimiz, damarlarımızda dolaşan kanımız…
“Elif ”olan, bir başka deyişle Kişilikli müminin özünü sevgi oluşturur. Allah’ı sevmedikçe, O’na inanmış olmayacağını, O’na inanmadıkça da doğru bir iletişime girmiş bulunamayacağını bilir. Allah’ı seven Peygamberini, peygamberlerini de sever. Peygamberleri seven ise dünyadaki insanları sever. Bu sevgi halesi içinde kesintisiz iletişimi yerine getirmiş olmak insan olmanın olmazsa olmaz şartıdır.  
“Elif” İnsan; Kur’anca İletişim ile hedefine ulaşır. Öncelikle; iyi niyet yani ihlas, sonra tövbe, ardından dua, en son olarak da; amel-i salih dediğimiz iyi tutum ve davranışlar... Kur’ana baktığımız zaman; kişisel gelişimin ön plana alındığını görürüz. Kişileri, insanları tek tek, fert fert içten fetheder. Ruhları gergef gergef işler. İslâm potasında eritmek, Kur’an ahlakıyla ahlâklandırmak için bütün çabayı harcar. Bunun için Hz. Aişe; “Peygamberimizin ahlakı, Kur’an ahlakıydı” der. Bu yüzden sevgili peygamberimiz: “Ben mekarimi ahlakı(En güzel ahlakı) tamamlamak için gönderildim” buyurur. İşte bu bakımdan, İslâm, “Elif” olmak ve güzel ahlaktan ibarettir.
“Elif” olmayan, Kur’anca iletişimi iyi sağlayamayan bir insanın, ne diğer insanlar yanında, ne toplumlar yanında ve ne de dünyada değeri olur. İş yaparken iletişimin güzel olması, konuşurken iyi iletişimin yerine getirilmesi şarttır. Bunların sağlıklı olmasının yolu da; kendi iç âlemimizden geçer. Bugün bütün dünyanın muhtaç olduğu, terörün kol gezdiği bir ortamda şiddetle ihtiyaç duyduğumuz bir husustur; “Elif” olmak, “Kur’anca İletişim”. “Elif” olanlarda ve Kur’anca iletişimi yerine getirenlerde; terör, anarşi, kavga, savaş, insanlık dışı tutumlara yer verilmez.


Yazarın Diğer Yazıları