DOLAR
38,90
EURO
43,80
STERLİN
52,29
GRAM
4.163,54
ÇEYREK
6.845,90
YARIM ALTIN
13.682,80
CUMHURİYET ALTINI
27.238,46

YIKIK ŞEHİRLERDEN HATIRALAR

 

 

Hayatın neyi nerede karşımıza çıkaracağını bilemeyiz. Dünyanın yaşanabilir olması için iyi insanların çoğalması ve iyiliği teşvik eden insanların varlığıyla görünür hale gelmesi gerekir.

Bir deprem hikâyesi, yıkılan on bir ilden sadece Hatay'ın yerle bir oluşunun yaşanmış elem dolu halini okuyacaksınız bu yazıda.

 Bizzat depremi yaşamış, depremin tehlikesini, şiddetini görmüş ve birebir içinde olmuş Ayşe Gök yazarımızın, depremde yaşanmış acı hikâyeleri ele aldığı okunası bir yazı ile siz kıymetli okurlarımı baş başa bırakıyorum;

Bu saatten sonrası biz Antakyalılar için takvimlerdeki sıradan bir tarih değil. O an, hayatımızı ikiye bölen milat oldu. Öncesi ve sonrası asla birbirine benzemeyen bir kırılma anı. O an, karanlığın sesi daha da derinleşti, dünya suskunlaştı ve bizler çaresizce sevdiklerimize ulaşmaya çalışırken zaman durdu.

O sabah, bazıları anılarıyla birlikte enkaz altında kaldı. Bazıları ise hayata yeniden başlamak üzere dışarı çıktı…Çıplak, çaresiz ve suskun.

Deprem herkesi eşit kıldı. Unvanları, statüleri, malı mülkü yok etti. Bir sabah herkes, kendini aynı ateşin başında ısınırken buldu. Daha önce yan yana dahi gelemeyen insanlar, aynı bisküviyi bölüştü, aynı pet şişeden su içti. O an anladık ki, sahip olduğumuzu sandığımız her şey sadece sanılsamaymış. Paranın, evin, arabanın hiçbirinin gerçek anlamda bir kıymeti yokmuş. Depremden sonra mecburen şehrimi terk ettim ama kalbim hep orada kaldı.

Bazılarımız enkazın altında kaldı ama biz kurtulanlar, birer enkaz olarak yaşamaya devam ediyoruz. Enkazların başında yardım beklerken, sevdiklerimizin sesleri birer birer kesildi. İnsan gücüyle kaldırılamayacak betonların altında, hayatlar paramparça oldu.

Bir yanda aynı bahçede sevdiklerini kaybedenler, diğer yanda hayatta kalma mücadelesi verenler…

Ölüm çok yakındı. Ölümün gölgesi üzerimizden eksilmezken yine de umudu kaybetmeden bekledik.

Hayat bazen yorucu ve acımasız olsa da, yine de yaşamak güzel. Yaşamak, bilinmezliklerle dolu bir yolculuk. Hepimiz aynı gemideyiz ama farklı duraklarda ineceğiz. Bir zamanlar geniş evlerimize sığamazken, şimdi 20 metrekarelik konteynerlerde yeni hayatlar kurulmaya çalışılıyor.

Kayıp bir şehir…Her yer şantiye, her yer çukur. Tanıdık sokaklar yok artık,  bildiğim köşeler silinmiş.

Deprem, dört katlı binayı yerle bir etmiş. Binanın çökmesiyle birlikte komşular, enkazda kalanların imdadına koşmaya çalışmış. "Ev alma komşu al” sözü burada ve bu afette kendini bir kez daha hissettiriyor.

İnsanların içi yanıyor. Depremin olduğu akşam, evlatlar, torunlar, gelinler, damatlar emeğe davet edilmiş. Her zamanki gibi, neşe içinde yemekler yenmiş. Hayat normal devam ederken gece saat 04. 17'de her şey alt üst olmuş. Her yerden feryatlar, bağrışmalar, Allah Allah, Bismillahirrahmanirrahim sesleri yükseliyor. Herkesin dilinde şehadet cümleleri. Böyle bir hengamede, zor durumlarda elbette Hakka, Rabbe sığınılır. Var mı O'ndan başka sığınak?     

 

Görülmez kaza dedikleri buymuş meğer. Deprem olsun, bir başka felaket olsun her daim ölüme hazırlıklı olmak, Allah'ın emirlerine sıkı sıkıya sarılmak her canlı için vazgeçilmez bir husustur.

Gönlüne sağlık diyorum kıymetli yazarımıza. Kitabın tam adı: "Yıkılan Hayatlar Direnen Ruhlar” Aysima yayınlarından çıkmış.  

 

 

       Deprem!

 

Bir akşamüstüydü bina titredi,

Her şeyler yıkıldı fena titredi,

Dağ taş yer kükredi sema titredi,

Bin bir dertle gelen bir afet deprem!

 

Depremde insanı korkular sardı,

Moraller bozuldu umut karardı,

Ölümü hisseden Hakka yakardı,

Canlarımız alan felaket deprem!

 

Kimi evden çıktı yollara aktı,

Kimi gözü yaşlı hüzün bıraktı,   

Kimi hükme razı, boynunu yıktı,

Korkuları salan bir afet deprem!

 

Her an uykudayız yani rüyada,

Garantimiz var mı fani dünyada?

Hep aldanıyoruz malu hülyada,

Kederlerle kalan felaket deprem!

 

Allah yanımızda gündüz ve gece,

Varlığını hissettirir hece hece,

Kader bu, çözülmeyen bir bilmece,

Yaşayanı bulan bir afet deprem!

 

 

            Kıyamet Sahnesi!

 

Viraneye çevrilir diyarların o anda,

Tepene göçüverir duvarların o anda,

Yıkıntıda kalırsın ummadığın zamanda,

Hayatları karartan bir kıyamet sahnesi!

 

Gaflete dalma asla ölüm aniden gelir,

Ömürler bittiğinde tüm işler yarım kalır,

Azrail şerbet sunar taputlar dostun olur,

Sevenleri ağlatır her kıyamet sahnesi!

 

Akşam zengin yatanlar sabaha fakir düşer,  

Malı mülkü kaybeder sefil ve hakir düşer,    

Allahsız olanların içine zehir düşer,  

Ne müthiş bir sarsılış gör kıyamet sahnesi!   

 

Haykırarak geliyor tüm afetlerin sesi,

Yaşayanı buluyor Azrail'in busesi,

Herkeste ortak arzu; "medet Allah hu” sesi,

Hak kitabın özünde var kıyamet sahnesi!

 

Aklını kullananlar bu güne hazır olur,

İlgisiz kalanlara mezarlık pazar olur,

Saadeti kaybeden insanlar bîzar olur,

İmtihanı verilen yer kıyamet sahnesi!


Yazarın Diğer Yazıları