Pandemi ile beraber hayatımıza giren 2020 yılının sonuna yaklaşmak Kasım ayına daha başka bir keyifle "Hoşgeldin” dedirtiyor. Öyle bir yıl yaşandı ki her geçen günümüz daha fazla ne olabilir ki diyerek geçti. Nitekim İzmir'de yaşanan deprem de bu olaylardan sadece biri. İnsanlar yaralandı, ölümler oldu, aileler dağıldı. Kurtarma ekipleri her geçen gün canla başla çalıştı. Tam da artık ümit kalmadığını zannettiğimizde 3 yaşındaki bir çocuğun 65 saat sonra kurtarılması ile yeniden bir umut yeşerdi tüm ülkede. İşte bu olay bize, millet olarak birlik ve beraberliğimiz olduğu sürece umudun her daim var olduğunu hatırlattı. Nitekim pandemiyi de atlattığımız günler gelecek. Çünkü biliyoruz ki geçmez dediğimiz ne varsa geçiyor. Fakat önemli olan geçen bu süreçte sosyal mesafe kurallarına uymak, maske takmak ve el hijyenimize dikkat etmek. Bu kurallar çerçevesinde sağlığımıza dikkat etmek hem kendi sağlığımız hem de toplum sağlığı için çok önemli. Bu sayede canla başla çalışan sağlık çalışanlarına da yardımcı olabilmek adına hepimizin tek amacı pandemi sürecini en kısa sürede en az hasarla atlatabilmek ise üzerimize düşeni yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
Kasım ayı için yeni başlangıçlara niyet ederken bir taraftan da geçmişten ders çıkarmamız gerekiyor. Tam da bu noktada bazı durumların kıymetini bilebilmenin yolu maalesef ki onları kaybetmekten geçiyor. Unutmamalıyız ki iyi ya da kötü olarak nitelendirdiğimiz her şey bize tecrübe olarak geri dönüyor. Umarım daha fazla kayıp vermeden her işin başının sağlık olduğunu anladığımız gibi hayatın bize kattığı tecrübelerin amacını da anlayabiliriz.
Dilerim Kasım ayı güneşin yeniden doğduğu, birbirimize kenetlendiğimiz, umuda sımsıkı sarıldığımız bir ay olur. Sağlıkla kalın.
