HUZURLU AİLELER, MUTLU ÇOCUKLAR

Gün geçmiyor ki televizyonlarda, sosyal medyada parçalanmış aile dramıyla karşılaşmayalım. Şu sözü sık sık söylerim; "Alaaddin tepesinde tanışır, Zafer'de sözlenir, Form'da evlenir, Meram'da boşanır…” bu duruma geldik ne yazık ki! Hele son zamanlarda boşanmalarda ve eşlerin birbirini aldatmalarında artış var! Bunu da gayet normal bir işmiş gibi, gülerek, sırıtarak, pişkin pişkin söyleyebiliyorlar.

Ailelerde sevgi yok olmakta, aile kurumu çatırdamaktadır. Bu çatırtı, giderek kavgaya, cinayete, boşanmaya ve çocukların ortada yapayalnız kalmasına sebep olmaktadır. Sokakta kalan, dayanacak ailesi olmayan çocuklar; uyuşturucu, fuhuş ve terör…gibi ülkeleri, toplumları tehlikeye sokan, daha vahimi, kişiliklerini kaybeden bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır.

"Allah'ın emri, Peygamberin kavli” diyerek evliliğe adım atılıyor. Ancak daha işin başında Allah'a, peygambere, Kur'ana, İslami direktiflere aykırılıklar kendini göstermektedir; düğünlerde içkiler kırıla gitmekte, giyimler, konuşmalar, oturup kalkmalar…hülasa tepeden tırnağa bütün tutum ve davranışlar ilahi yasalara aykırı gelişmektedir. Dolayısıyla daha başlangıçta Rabbimize karşı yenilgiyle işe koyuluyoruz. Allah'a isyan edilen yerde huzur olur mu? İlahi yasalara aykırı tutum ve avranışların arzı endam ettiği mekanlarda mutluluğu bulabilir misiniz? "Rüzgar eken, fırtına biçer” şeklinde ifade edilen güzel bir sözümüz var. hem Allah'aın emrlerine muhalefet edeceksin, hem de sağlam ve huzurlu aile ve çocuklar bekleyeceksin! Daha çok bekleriz!

Ailelerde dini, ahlaki sohbetler yapılıyor mu? Anneler, babalar akşam evde en az bir saat; telefonları kapatıp, televizyonların kumandasını bir kenara koyup, çocuklarıyla birlikte hayatımızı düzene sokan, hayat veren prensip dediğimiz güzellikleri konuşuyor muyuz? Birbirimizin yüzüne mi bakıyoruz; Yoksa telefonlara bakacağız diye yüzlerden ırak mı kalıyoruz? Evde, yolda, otobüste, trende, tranvayda, dolmuşta milletin başı önde! Sanırsınız ki utancından böyle yapıyorlar, ne gezer! Herkes telefonla meşgul. Yolda giderken ağacı göremeyip toslayanlar, arabaların altına girmekten zor kurtulanlar, insanlarla çarpışanlar var bu ülkede! Telefonlar, hayatımızın her şeyi olmuş. Sanki o olmayınca hayat bitiyor!

Kendimize gelmek zorundayız. Eğer kendimize gelmezsek, yarın çok geç olur! Elin oğlu, topla, tüfekle ülke işgal etmiyor artık; aileler arasına fitne sokarak, genç beyinleri satın alarak, İslami anlayıştan uzak kılarak, kültür emperyalizmiyle silahsız bir şekilde işgali gerçekleştiriyor!

  1. arıyorsak, mutlu yuvalar istiyorsak mutlaka ama mutlaka Kur'anca hayata yönelmek mecburiyetindeyiz. Hayatımızın kurtuluş reçetesi Kur'andır. Yolu Kur'andan geçmeyen aileler ve toplumlar; hüsrana uğramıştır ve uğramaya devam ediyorlar. "Kur'an şifadır” bu anlamdadır.

İnliyorum!

 

Aslımdan uzak, kıldılar beni,

Ney misali hep, inliyorum ben,

Gurbet ellere, saldılar beni;

Ney misali hep, inliyorum ben!

 

Aşkın ateşi, beni yandıran,

Ayrılıklara, nefsi kandıran,

Hasret zehrine, canı bandıran,

Ney misali hep, inliyorum ben!

 

Gurbet ıstırap, gurbet bir aşı,

Gurbet sıkıntı, gurbet gözyaşı,

Vuslata giden, atlama taşı;

Ney misali hep, inliyorum ben!

 

Her "la” bir gurbet, hala bir gurbet,

Nefisle cihat, âlâ bir gurbet,

Candan ayrılık, valla bir gurbet,

Ney misali hep, inliyorum ben!


Yazarın Diğer Yazıları