İnsan-ı Kamil Olmanın Yolları

Günlük hayatta hep kullanırız; “adam gibi adam”, “gerçekten adam”, “insan evladı”, “yiğit insan”… bu deyimler, bir insanın toplum içindeki duruşunu anlatır. Adamlık, sadece sözle olmuyor. Zaten Kur2an da bütün emir ve direktiflerinde bu konuyu ele alır. Ve adına da; “insan-ı kamil” der.
Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selem efendimizin gönderiliş amacı budur. Kur’an tamamen ahlak ilkeleri yani insan-ı kamil olmanın yollarını gösterir.
Hani bütün konuşmalarımızda deriz ya; “adam olmak yetmez, adam kalmak önemli”. Bunu bir başka şekilde de söyleyebiliriz; “Müslümanım demek yetmez, Müslüman olmak ve Müslüman kalmak” arzu edilen husus.
İnsan olmanın temel amacı; kâmil insan olmaktır. Kemali, olgunluğu tercih etmedikten sonra, insan olmak bir kenara, yaşamak bile anlamsız olur. Kamil insan; dünyayı sırtında taşımaz, dünyanın sırtına biner. O, en mütevekkil insandır. Kaza ve kader anlayışının en iyi temsilcisi kâmil insandır diyebiliriz.
Mevlana; insandan söz ederken asıl olan insan-ı kâmil olmayı hedefler.  Onun için bazı hususlara dikkat edilmesini ister. O yüce insana göre, kâmil insan olmak için şunları yerine getirmelidir:
Bir çocuk ve bir hayvan yavrusu dünyâya gelir gelmez, bütün a’zâları ve his organları çalışmağa başlıyor. Bunların âhenkli, muntazam çalışmalarıyla yaşamağa devâm ediyor. Bu hâl, bütün akıl sâhiplerini, bütün ilim adamlarını hayrette bırakıyor. Bu organları var eden ve böyle çalıştıran sonsuz kuvvet sâhibinin ismi (Allah)’tır. Allahın var olduğunu anlamayan kimse yoktur. İnsanların gözünde kuvvet olsaydı, kendisini görürlerdi. Her insana, her iyiliği, her râhatlığı gönderen ve her derdi, her sıkıntıyı gönderen Allahdır. Ni’met gelince şükür, dert gelince, istiğfâr ve sabır etmelidir. Dertler, ni’metin kıymetinin anlaşılmasına sebeb olmaktadır. İstigfârın ve sabrın sevâbı pek çoktur. Dünyadaki dertler, âhırette çok sevâp verilmesine sebep olmaktadır.
Dert, çile, sıkıntı... İnsanı olgunlaştırır. Dert çekmeyenler, hayatın tadını bilemezler. O bakımdan; “Kışın ayağı üşümeyenler, yazın kıymetini bilmez” denir. Peygamberler, sıkıntının en büyüğünü çekmişlerdir. Dertsiz insan, insan olamaz. Mevlana; bu konuyu çok güzel ele almış ve bizlere mesajlar vermiştir.
“Maden der ki: “Yiğit beni bağla. Öküz kuyruğundan yapılma kamçı ile başıma, sırtıma vur. Fakat deşeleme. Kamçı yarasından hayat bulayım. Musa’nın öküzü yüzünden dirilen maktul gibi dirileyim.”2
“Ağrı, sızı ve hastalık hazinedir. Rahmetler ondadır. Deri yırtıldı mı iç tazelenir.”
“Kardeş, karanlık yere, soğuğa, gama, kırıklığa ve hastalığa sabret.”26F
“Gama yoldaş ol, vahşetle ünsiyet kesbet. Ölümünden uzun bir ölüm isteyip durma.
“Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme. Çünkü akıllı adam gam yer, çocuksa şeker...”
“Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvesidir. Bu ferah yaradır, o gam merhem.
“Gamı gördün mü, aşkla kucakla. Şam’a Rübve tepesinden bak!”27F
“Gam, çalışıp çabalayan kimsenin önünde bir aynaya benzer. Bu zıt olan şeyde buna zıt olan şeyi görür, sabırda muradına ulaşmayı, gamda neşeyi seyreder.”
“Zahmetten, eziyetten sonra da onun zıddı, yani genişlik, zevk ve neşe yüz gösterir.”
“Yumruğunu sıktıktan sonra mutlaka açarsın.”28F
“Varılan yerin tatlılığı, lezzetleri, seferde çekilen zahmetlerle ölçülür.”
“Ne kadar gurbet çeker, mihnetler, zahmetlere uğrarsan. Şehrinden, akrabandan o derece lezzet alır, zevk bulursun.”29F
“Dertten şikâyet etme. Çünkü dert, insanı yokluğa sürüp götüren rahvan bir attır.”30F
“Acı imtihanı bir rahmet bil. Belh ve Merv ülkelerine sahip olmayı bir gazap say.”
“ İbrahim (Hz. İbrahim), telef olmaktan çekinmedi, ateşe atıldı, fakat yanmadı. Bu İbrahim, şereften, saltanattan kaçtı, kendisini ateşe attı.”
“Şaşılacak şey, ateş onu yakmadı, bunu yaktı. İstek yolunda böyle tersine nallar vardır...”
“Ateşi; gül ve ağaç haline getiren, bunu da zararsız bir hale getirebilir.”
“Dikenden gül çıkaran, kışı da bahar edebilir.”
“Her selviyi hür bir halde sere serpe yücelten, derdi de neşe haline getirir.”
“Bedene can verip dirilten, dirilttiğini öldürmezse ziyana mı girer?”31F
“Gama giriftar oldun mu, çeviksen derhal sıçrar, o ümitsizlik deminden kurtulursun.”
“Mamur yerlerde kuduz köpekler vardır. Yücelik ve nur definesi; yıkık yerlerdedir.”
“Buz; soğuk rüzgârları, zemheriyi, yaz günlerinde o güç zamanları söyler.”32F
“Lezzet açlıktan gelir, yeni bir yemekten değil. Açlıkla yenen arpa ekmeği, şekerden lezzetlidir.”
“Dert; eski ilacı yeniler. Dert; her usanmış, bezmiş dalı kırar.”
“Eskileri yenileyen kimya derttir. Nerede dert varsa orada usanç ne gezer.”
“Kendine gel de, usançtan soğuk soğuk ah etme. Dert ara, dert ara, dert ara...”
“Abes ilaçlar, derde derman aramak için hile düzerler. Yol kesicidirler, baç diye para almaya kalkışırlar.”
“Acı su; içildiği zaman soğuktur, hoş gelir ama susuzluğu kesmez.”33F
“İnsanın düzgün elbisesi bulunmamalı. Çünkü sabırdan kurtuldu mu, derhal başköşeye sıçrar.”
“İnsanın; eli tırnağı olmamalı. Eli, tırnağı oldu mu, ne din düşünür, ne doğruluk”
“İnsanın; belalar içinde ölmesi daha iyidir. Nefis, nimeti inkâr eder, sapıktır.”34F
“Hayat; ölümde ve mihnettedir. Âb-ı hayat; karanlıklar içindedir.”35F


Yazarın Diğer Yazıları