SOĞUK HAVALARDA SICAK SOHBETLER

Kar yavaş yavaş, sessiz sessiz, asude şekilde; yollara, evlere, bağlara, bahçelere, gönüllere… yağıyor. Yağarken hiçbir kar tanesi birbirine çarpmıyor. Her bir kar tanesinin; şekli ayrı. Kar; temizlik, saflık, sadelik, beyazlık, bereket, barajların su kaynağı, toprağa yorgan, ovaya, yaylaya, dağa, taşa serilen güzellik.

Odun sobası çıtır çıtır yanmakta. Çam odunlarının mis kokusu odaya rayiha yaymakta. Tekir kedimiz sobanın yanında uyumakta. Sobanın üstünde kestaneler kebap olmakta. Bir köşesindeki güğümde abdest suyu ısınmakta. Gusülhanede; leğen, ibrik beklemekte. Ağzı açıkta sabun, havlu asılı durmakta. Itır, fesleğen, nane…ev sakinlerine mis gibi koku salmakta.

Evin bu sıcaklığına karşılık dışarısı buz kesiyor. Çocuklar soğuğa aldırmıyor. Bağlar, bahçeler, yollar adeta cam gibi olmuş. İnsanlar yürümekte zorlanıyor. Kar diz boyunu geçmiş. Belediye ekipleri yolları ve ara sokakları açmak, karları temizlemek için seferber olmuş. Kuşlar, köpekler ve hayvanat aç kalmasın, susuz olmasın diye belli yerlere yiyecek ve su kapları konmuş. Ağaçlar kardan çiçek açmış. Dışarıdaki çeşmenin suyu soğuğun etkisiyle buz sarkıtlarından görsel şölen oluşturuyor.

Dışarıda in cin top oynuyor. Ne gelen var, ne giden. Ne araç gürültüsü var, ne trafik kavgası. Ne egzoz dumanı, ne kaza görüntüleri…hayat durmuş sanki sokaklarda, caddelerde.

Daha önce Kovid salgını nedeniyle evlerine kapanan insanlar, şimdi de kış sebebiyle evinde. Zorunlu bir eve kapanış var. İlahi sistem böyle işliyor, onu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.

Durumdan vazife çıkartmak, fırsatları değerlendirmek lazım. En iyisi ve en kalıcı olanı eğitim;

Aile içi eğitim herkesi sarıp sarmalamakta. Zamanı değerlendirmek önem taşımakta. Baba dışişlerinden, anne içişlerinden sorumlu. Anne de, baba da çocuklarının dini ve milli terbiyesinden mes'ul.

"Önce can, sonra canan”, sözü benim çok hoşuma gider. Bu söz; bencillik değil, kendini düşünmek hiç değildir. Bunun anlamı; "nefsini bilen, rabbini bilir” sözünün açılımı. İnsan kendini eğitmeden, kendini düzeltmeden, kendi yanlışlarına çeki düzen vermeden başkalarına nasıl düzen verecek? Kendini düzeltmeden başkalarını düzeltmeye kalkanlar için;

 

"Kendisi yardıma muhtaç bir dede,

Gayriye ne kaldı himmet ede” sözü tam da yerine oturur.

 

Taşlıcalı Yahya:

 

"Ademoğlu aleme uryan gelir uryan gider,

Nale vü efgan ile giryan gelir giryan gider” der.

 

 

Kışı güzelleştirmek, soğuğu sıcak hale getirmek, aynen karın temizliği gibi gönülleri temizlemek, ruhlara inşirah vermek… ne güzel olur değil mi?

 

 

Anlatılmaz!

Sevgiler yazılmaz derinde saklı,
Hayatın özleri aşk anlatılmaz,
Canlarda gizlidir kalplerde ekli,
Gönülleri yakan meşk anlatılmaz!

Üç harfli bir hece tek bir kelime,
Cisimleri yoktur, gelmez elime,
Görenler şaşıyor benim halime,
Gözlerimden akan eşk anlatılmaz!

Ayrı ayrıdır hep toplumu ferdi,
Hepsinin farklıdır acısı derdi,
Muhabbetsizlikler cananı gerdi,
Beyinleri yakan ışk anlatılmaz!

El ele vererek açılan kapı,
Huzura amberler saçılan kapı,
Cennetlere doğru geçilen kapı,
Sonsuzluğun yurdu köşk anlatılmaz!

 

Rab Huzurunda

 

Fermanı kullanan Hak kaynağından,

Furkan'la sulanan Rab ırmağından,

İnsanlığı bulan aşk oymağından,

Cananları bilir Rab huzurunda!

 

Esfellerde kalmaz gönül taşarken,

Allah'ımı tanır her an yaşarken,

Sırat köprüsüne doğru koşarken

İbrahim'ce olur Rab huzurunda!

 

"La”ları söküp "illa”ya erişen,

Yolu Kur'an olan dosta yetişen,

Meşk meclislerinde aşkla tutuşan,

Muhlisleri bulur Rab huzurunda!

 

"Keşke”ye kanmayan küçülmez o dem,

Günaha dalmayan kılmaz hiç matem,

Kâmil insanları istersen madem,

Yüzünü ak kılar Rab huzurunda!

Yazarın Diğer Yazıları