GÜZEL ŞEYLER SÖYLEMEK

Esmalardan yansıyan en güzel "Selâm” üzerimize olsun.

 

Merhaba dostlar, bu kelime "ferahla, benden zarar gelmez” anlamına geliyor. Eskiden çok kullanılırdı (köy kahvesinde, herkesle, fiil haliyle tek tek merhabalaşılırdı). Şimdilerde belki kendimizi nadiren güvende hissettiğimizden bu güzel selamlaşma da yitiyor zamanla.

 

Elimde bir demet gün ışığıyla birilerinin kapısını çalmak istiyorum. Birilerine "tanrı misafiri” olarak varmak ve muhabbet etmek istiyorum. Oysa bırakın tanımadığımız insanları, bizzat kendi yakınlarımız tarafından bile incitiliyoruz. Dedikodu ve gıybetin türlüsü meşru sayılıyor. Oysa "adam gibi” duruşu olanlar için hayat mücadelesi aşırı çetrefilli. Çalmak ve yatmak iş dünyamızın temel unsurları, "amele gibi” çalışanlar dizlerine kadar kar suyu içinde…

 

Güzel şeyler söylemek istiyorum. Boğazımda kocaman bir yumru var. Direniyorum!

 

İnsana insan gerekir, yalnızlık Allah'a mahsustur diye öğretildi bize. Şimdi dönüp bakıyorum o söz de anlamını yitirmiş. Eskiden tek kulaklıkla, çok kişi walkman dinlerdi. Şimdi bireysel emtiamız olan cep telefonlarımız var. O minik monitörün içinde yaşamaya çalışıyoruz. Cam fanusdaki balık gibiyiz. Su da yok. Balık kadar kaldı aklımız, balık kadar unutkanız. Bırakın sevdiklerimizi, kendimizi bile unutuyoruz. Amacımıza bakmadan yutuyor bizi zaman…

 

Güzel şeyler söylemek istiyorum. Boğazımda kocaman bir yumru var. Direniyorum!

 

Birileri ayarlarımızla oynuyor! Kültürel, ekonomik, ahlaki hatta inanca dair tüm değerlerimizi acımasızca törpülüyorlar. Birileri zımparalıyor yaşam kalitemizi. Bizler "açlık toplumu” gibi son lokmamız da çalınana kadar görmezden geliyoruz. Oda küçük, içerisi kalabalık ve dahası kocaman bir fil var içeride. Fakat herkes o fili görmezden geliyor. Olsun, verilen bir mühlet var ve zaman dolana kadar gülümsemeye çalışmak en iyisi. Di mi?

 

Güzel şeyler söylemek istiyorum. Boğazımda kocaman bir yumru var. Direniyorum!

 

Küçücük tesellilerle örtüyoruz büyük başarısızlıkları. Her şeyin müsveddesi çıktı, her ürünün çakması var. Bizler "ezik gibi” en ucuzuna razıyız. Öyle ki adını bilmeden, sıfatını kabullen ve hâline şükret mottosuyla kabulleniyoruz. Yüksek yerlerde ucuz insanlar oturuyor. Boyun eğme kültürü ucuz saygılar satın alıyor. Sevgiler ucuz, sevgililer ucuz… sabretmenin ve emek vermenin kıymetli kıldığı insan ilişkileri hızla azalıyor. Güvenmek yalan oluyor.

 

Güzel şeyler söylemek istiyorum. Boğazımda kocaman bir yumru var. Direniyorum!

 

Bu paragrafa Zeki Müren, Barış Manço, Neşet Ertaç yazayım anlayan anlasın. Lütfen ihtiyar bunak kendince nostalji yapıyor, demeyin! Çünkü yarınlardan umudumuzu henüz yitirmedik. Asil genlerimizi, saf duaları sol yanımızda saklıyoruz. Bu millet defalarca doğdu küllerinden. Bizim beceremediklerimiz becerebilecek bir nesil gümbür gümbür geliyor. Belki karamsarlık bir neslin yazgısıydı. O güzel siyahı sevdik. Daha güzel renkler vardır illa ki!

 

Hayra karşı geliniz.


Yazarın Diğer Yazıları