ALTIN SEMER KİMİ DEĞİŞTİRMEZ?

Zamanında adam yerine koymadığınız insanlar yukarılara çıkınca size tepeden bakar. 

Bu onların değil sizin kendinizi bilmezliğinizdir.

İnsanlara ''değiştin'' demeye hakkınız yoktur. 

Asıl değişen sizlersiniz.

''Bundan bir cacık olmaz.'' dediğiniz insanlar hıyar tarlası sahibi olunca önünde sıraya geçiyorsanız, ondan herhangi bir şey bekliyorsanız bu ''değişim'' sizin karakterinizi yansıtıyor. 

İnsanlar elbette değişir. 

Kimi konumu itibarıyla değişir, kimi parayı bulunca değişir, kimi yapıp ettikleri ile değişir. 

Kiminin değişmesi olağan koşullar neticesinde olur. 

Kimisi sonradan görür görgüsüz olur falan. 

Konumu değişen insanların meşgalesi artar, etrafındaki insan sayısı artar, hitap ettiği kitle bakımından zorunlu değişkenlik kaçınılmaz olur. 

Kimsenin kimseyi ''değiştin'' diye suçlamaya hakkı yoktur. 

Yukarıdaki insanlara ''değiştin'' diyenlerin çoğuna baktığımızda, kendilerini o iddianın altında ezilirken görürüz.

Başta da söylediğimiz gibi, değişen insanlara değişmeden önce zerre kadar değer vermeyenler, değiştikten sonra değer vermeye başlarlar, vereceği değer ''işine'' yaramayacaksa bu sefer onunla ilgili tezvirata başlarlar. 

Bu içler acısı bir durumdur. 

''Kral öldü, yaşasın yeni kral.'' diyen de vardır. Yeni kralın önünde el pençe divan duran da vardır. Yeni kraldan beklentisi gerçekleşmeyecekse ''kral çıplak'' diyen de vardır. 

Bize düşen;

İnsanların değişebileceğini bilmektir. 

Sadece insanların değil, bizim de değişebileceğimizi bilmektir. (bizden başkasına ahkam kesmek kolay olduğu için cümleye ''bizim de'' ibaresini bilinçli ekledim.)

Parayı görünce biz de değişiriz. Bu bilince ulaşmak bile erdemdir. Zira ''Para, makam gibi şeyler, insanı değiştirmez, içindekini dışarı çıkarır!'' demiş bilge. 

Bize düşen;

Yukarıda rüzgarın sert estiğini bilmektir. 

Babamın anlattığı bir hikaye ile devam edelim:

''Tilki kurdu üzüm yemeye götürecek, kurt karşı çıkıyor, sahibi gelirse anamızı ağlatır gitmeyelim, diyor. 

Tilki de, bende bir ferman var, sahibi gelince o fermanı okurum, sahibi bize bir şey yapamaz. Kurt inanıyor buna, gidiyorlar, tilki üzüm bağının en üstünde, kurt aşağılarda derinlerde gönül rahatlığıyla üzüm yerken sahibi geliyor bunları görüp başlıyor silahla ateş etmeye... 

Tilki tabi en üstte, kaçmaya başlıyor, kurt bağırıyor, fermanı okusana diye. 

Tilki, tozdan dumandan ferman mı okunuyor, baksana göz gözü görmüyor, sen de kaç! diyor.''

İnsanların bekarken sergilediği duruş ile evlendikten sonraki sergilediği duruş aynı değildir. 

Ben değişmem diyenlere bakın, değişecek fırsatı olmamıştır. 

Değişmeyecek olan da zaten ''ben değişmem'' demez. 

Sırtına altın semer vurulunca değişmeyen tek varlık eşektir!

İstisnalar müstesna...


Yazarın Diğer Yazıları