 
                                    Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
 
                                    Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
 
                                    BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
 
                                    Değişen Gerçeklik Algoritması
 
                                    SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
 
                                    Münafıklık kötü müdür?
 
                                    KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
 
                                    Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
 
                                    İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
 
                                    KALİTE
 
                                    Dinin Geleceği
 
                                    TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
 
                                    Bambaşka bir Konya geliyor
 
                                    Bırakmanın İnceliği
 
                                    Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
 
                                    Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
 
                                    Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
 
                                    Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
 
                                    TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
 
                                    Efsanelerin Yemişi
 
                                    Rakamlarla Otomobil Piyasası
Bir kısıtlama günü
Artık böyle başlıyoruz hikayelerimize, böyle anlatır olduk saatlerin adını. Tarih böyle not ediyor günleri..
Pazartesi, salı yok !
Günlerden; hafta içi kısıtlama sabahı , ya da hafta sonunun kısıtlama akşamı
Bahar tüm güzelliği ile parlıyor
Ne güneşin gülüşünden haberimiz var, ne beyaz, pembe kiraz çiçeklerinin patlayışından.
Ağzımızda sadece market kelimesi var.
Sokağa çıkmak, markete gitmekle eş değer. Marketten ‘doymak' için ekmeği-yiyeceği doldurup eve kaçıyoruz ..
Ne biçim bi hayat değil mi ?
Evet ! Ne bi-çim !
Biçilmiş kaftanlar giyiyoruz,
Koyulmuş kurallar,
Ezberletilmiş cümleler,
Mecburi kabullenişler, zehirli sözler, çatır çatır kırılan kalpler ...
Oysa doğa beklemiyor. Zaman, yeni ‘an'lara eklene eklene koşuyor.
Ahmet Hamdi Tanpınar ın dediği gibi
"Hayat yürüyor, Hayri Bey… Siz kelimelerle zehirlenin durun, hayat her gün yeni bir şey keşfediyor.”
***
Parkta ... yooo öyle uzak değil, sitenin içinde, küçük bir çocuk bahçesi .
Boş kalmış tattaravelli, güneşten ağarmış kaydırak, esintiyle hafifçe sallanan salıncak ve çocuksuzluktan paslanmış bir kaç metal oyuncak.. bir köşe de paslanan duygularımızın gıcırtısı ile yarışan bi salıncak.
Yürüyorum... uzun süredir yürümekten başka bir şey bilmiyorum dercesine .
Bi ses
—ama acıdı anne
— ......
— öpersen geçecek, sarılsan iyileşecek ..
— çırp üstünü geçer kızım
— kucaklasan geçecek
— sarılamam kızım .
Bu cümleleri duydu kulaklarım. Ooo bilinçli aile, aferin anneye mi demeliyim, olması gereken bu mu demeli yoksa eyvah ki eyvah ne hale geldik mi demeli !
Bilemedim
Uzun süredir de bilemiyoruz zaten
Yorgunluk ve yılgınlıktan bilmekte istemiyoruz artık
Sarılsan geçecekti
Sarılsam geçecek .
Yaraları ne iyi edecek ?
Yaralarımıza sarılmak merhem olmayacaksa ne olacak ?
Sosyal düzensizliğin de aşısı var mı ?
Kanayan kalplerimize de biontek sinovak var mı?
Kaç doz da geçecek ağrısı ?
Kaç doz, hangi sıklık acılara merhem olacak?
Yine yalnızlık testi pozitif mi çıkacak ?
Tıpkı dönüp duran şu soru gibi
Şey mi dostum ? Evet şey ;
Acıların sinovakı
Özlemenin varyantı
***
Küçük kızın dediği gibi ,geçecek mi ?
— öpersen sarılırsan geçecek anne !
—sarılamam virüs var
Bu kısa, bir kaç cümle upuzun bir 2 yılı anlatıyor
Bu kısacık hikaye ileride upuzun bir tarih olacak
Sen aydınlığa çıkar bizi allahım
Efsanelerin Yemişi
Sessiz Tanık / Saatli Cami
Kommagene’nin Kalbi PERRE
Mehir’le Kurulan Yüz Yuva
Konya’nın Yüreğine Ateş Düştü
Tarsus’ta Bir Nefeslik Yol Hikayesi
Perdeler Anılar Kapılar
GÖKLERDE BİR DESTAN: KONYA’DA ANADOLU KARTALI-2025
Dijital Çıplaklık
Taşkuyu’nun Sırrı