Çoban Çaldı Kavalı

Bundan yıllara yılar önce dört arkadaş bir okulda okumuşlar, okulu bitirmişler. Evlerine dönerlerken şöyle yeşil sulu bir vadide oturmuşlar bir ayrılık ekmeği yemişler ve hepsi de Allah'a el açıp dua etmişler ve birer dilek dilemişler.

Dilekleri kabul olmuş birincisi; "Allahım, bana çok büyük hükümdarlık ver, ülkeme iyiliklerde bulunayım halkımı iyi idare edeyim doğruluktan ayrılmayayım onların hayır duasını alayım” demiş.

İkincisi "Ya Rabbim, bana ilim verdin sana minnettarım. Bu ilmimi daha da genişlet, çocuklar okutayım, ilmimle amil olayım insanlığın hizmetinde bulunayım. Onları daima doğru yola davet edeyim kurtuluşlarına vesile olayım” demiş.

Üçüncüsü; "Bana hakimlik (kadılık) ver, yaptığım bütün işlerde kılı kırk yarayım. Suçluyu suçsuzdan ayırayım, ülkeme adaleti yayayım. Doğruluktan ayrılmayayım. Bol kazanç sağlayayım, fakir fukarayı gözeteyim, ülkeme böyle hizmet edeyim” demiş.

Dördüncüsü de "Allahım, bana muhannete muhtaç olmayacak, çoluğuma çocuğuma yetecek, bizi geçindirecek kadar mal ve rızık ver, az verip yanıltma çok verip şaşırtma. Ne olur güzel Allahım, bana son nefesimde iman ver daha aliyyül âlâ olur” demiş.

Arkadaşları bu sonuncunun isteğine gülmüşler ve oradan ayrılmışlar. Onların bu konuşmalarını orada koyun otlatmakta olan küçük bir çoban dinlemiş. Çoban sonra okumuş hoca olmuş. Vaaz ederken cemaate "çoban çaldı kavalı” dermiş. Bunun hikmetini arayan dostlarının merakını bakın nasıl gidermiş. Bakalım bunun sonu ne olmuş çoban her sırra vakıf olmuş kalanını da ozan İsmail Detseli'nin hicivli şiirinden dinleyelim...

Dört yiğit genç arkadaş medresede okumuşlar

Okuldan mezun olup evlerinin yolunu tutmuşlar

Köye giderlerken yolları yeşil bir vadiye uğramış

Vadinin ortasından büyükçe de bir ırmak akarmış

 

Oturmuşlar yeşillikte bir ayrılık yemeği yemeye

Yemek sonu dua ederek haktan dilek dilemeye

Yemek faslı bitince huşu ile ellerini semaya açarlar

Hepsi içten yalvararak Allah'a dua etmeye başlarlar

 

Biri derki Ya Rabbi bana öyle bir hükümdarlık ver

Ülkemi düzenli olarak adaletle idare edeyim der

Allah onun istediğini verir gün gelir hükümdar olur

Onun adaletle yönetemediği ülke mahv-ü perişan olur

 

Hasılı söz verdiği gibi ülkesini idare edememiş

Utanmış hicabından Yüce Rabbine perişan gitmiş

İkincisi yalvarır Rabbinden bolca zenginlik ister

Allahım senden isteğim bana bol mal ile para ver

 

Ver ki çokça fakir fukaraya bol bol tasadduk edeyim

Zenginliğimin fazlasını ihtiyaçlı olanlara yedireyim

İstemiş yüce Allah vermiş bol paralı zengin olmuş

Verdiği sözü tutamamış o da perişan bir durumda ölmüş

 

Üçüncüsü ise Allah'tan bolca ilim istemiş

Benim ilmimi artır bu dine hizmet edeyim demiş

Allah ona da istediği dini ve bilgiyi vermiş

Allahın kelamını halka umduğunca söyleyememiş

 

Hiçbir Müslüman kardeşi ondan feyz alamamış

Ne yazık ki bu zat da hayatta ilmiyle amil olamamış

Ya Rabbi bizi affet dilden gelenler gelmedi elimizden

Çokları zarar gördüler belki de bizim kötü dilimizden

 

Dördüncünün dileği öyle pek fazla değil imiş

Rabbinden ailesine yetecek biraz rızk istemiş

Bana çobanlık ver Ya Rab verme fazla mal ve para

Beni kendine layık kul et aman muhtaç etme kullara

 

Önümde sürüm olsun ben dağlarda dolanayım

Ömrümün sonuna kadar seni bu dil ile anayım

Ne olur yüce Rabbim bana son nefeste iman ver

İmtihanı kazanmış çoban çünkü Rabbinden iman ister

 

Bunlar dua ederlerken bir küçük çoban dinlemiş

Hepsinin dünyadaki seyrini ilgi ile takip etmiş

En sonunda demiş ki bırakın zengini, âlimi, kralı

Son nefesinde iman isteyen o çoban çaldı kavalı

 

Ozan İsmail der inşallah ben de çoban gibi olayım

Allah'ın rızasını dağların başlarında bulayım

Rabbim bu yazıları yazarken sürçer ise lisanım

Sen çok affedicisin Ya Rab ben de affını umarım.


Yazarın Diğer Yazıları