DOLAR
39,36
EURO
45,60
STERLİN
53,62
GRAM
4.289,19
ÇEYREK
7.044,58
YARIM ALTIN
14.090,16
CUMHURİYET ALTINI
28.049,46

Milli Bir Ses: KONTV

Tarih 1989... Konya, siyasi bir dönüm noktasındaydı. Yıllardır beklenen hizmetlerden ve yatırımlardan mahrum kalmanın getirdiği bıkkınlıkla sandığa giden halk, tercihini net bir şekilde ortaya koymuştu. Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'nın, "Siyaset yapmıyoruz, Cihad yapıyoruz!" diyerek Anadolu'nun manevi değerlerine vurgu yapan partisi Refah Partisi, Konya belediyelerini kazanmıştı. Şehirde tarif edilemez bir mutluluk ve birlik havası hâkimdi. Yerel yönetimde Anavatan Partisi iktidarının oluşturduğu tıkanmış sistemin, Erbakan Hoca'nın vaatleriyle aşılacağına dair umutlar yeşermişti. Bu zafer, sadece belediyelerle sınırlı kalmadı; toplumun kılcal damarları olan sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarında da bir değişim rüzgârı esiyordu. Artık milli bir hikâye yazma zamanı başlamıştı.

Ancak Refah Partisi, 1989 seçimleri sonrası kendini ifade etme noktasında büyük zorluklarla karşılaşıyordu. Medyadaki yollar kısıtlı, engeller ise fazlaydı. İşte bu dönemde Erbakan Hoca, önce Ankara'da, sonra Konya'da yaptığı tarihi toplantılarla o meşhur talimatını verdi: "Milli Medya" kurulmalıydı. Milli bir söylemle yayın yapacak, bu toprakların değerlerini savunan ve Müslümanların sesi olacak yayın kuruluşlarına acilen ihtiyaç vardı. Erbakan Hoca için medya, davanın duyurulmasında ve bir "cihad" anlayışıyla topluma hizmette vazgeçilmez bir araçtı.   

Bu çağrı, yıllardır sesini duyuramayan Anadolu insanı nezdinde anında büyük bir yankı uyandırdı. Neredeyse her ilde, farklı sivil toplum çevreleri ve gönüllü gruplar arasında yeni yayın kuruluşları için hummalı bir çalışma başladı.

Kaçak Yayınlardan Yasal Zemine

1990'ların başına gelindiğinde, ilk özel radyo yayını kaçak da olsa Konya semalarında duyulmaya başlandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "yayınların yurtdışından” yapılacağını söylemesinden sonra Star 1 gibi kanalların 1990'da yurt dışından uyduyla da olsa yayına başlaması,Türkiye'de yeni bir dönemin habercisiydi. Ardından resmi müracaatlar gelse de mevcut yasal mevzuat özel radyo ve televizyon yayıncılığına henüz uygun değildi. İktidardaki Doğru Yol Partisi, başlangıçta özel yayıncılığın sakıncalarına dikkat çekerek bu sürece karşı durdu. Fakat dünyayı kasıp kavuran bir özel yayıncılık gerçeği vardı. Uydu teknolojisinin geliştiği bir çağda, Türkiye'nin sadece devlet kontrolündeki karasal yayınlarla bir "üçüncü dünya ülkesi" görünümünde kalması artık sürdürülemezdi.   
İş adamları ve siyasetçilerin baskıları sonuç vermeye başladı ve devlet, terör faaliyeti içermediği müddetçe kaçak yayınlara göz yumma politikası izledi. O günlerdeki "terör suçu" tanımının muğlaklığı ise herkesin malumuydu; bu durum, karşıt görüşleri sindirmek için kullanılabilen bir araçtı. Nihayetinde, 1993'teki Anayasa değişikliği ve 1994'te RTÜK yasasının çıkmasıyla özel yayıncılık yasal bir zemine kavuşmuştu.   

Tarihi Toplantı ve Fedakârlık Ruhu

Bu belirsizlik ortamında, Konya Büyükşehir Belediyesi'nin o dönem "Konya Fuarı" olarak bilinen, şimdiki Kültür Park alanında inşa ettiği büyük kültür merkezinde tarihi bir toplantı gerçekleştirildi. Gündem, kurulacak özel yayın kuruluşlarıydı. Toplantıya, dönemin Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Recai Kutan başkanlık ediyordu. 2 saat olarak öngörülen toplantı gece yarısına kadar devam etti. Bu davaya gönül vermiş bir genç olarak, babam ve amcamla birlikte ben de oradaydım. Bizimkiler, "Allah'ın isminin rahatlıkla anıldığı ve insanları iyiliğe davet eden" yayınların bir an evvel başlaması gerektiğini düşünüyor ve her türlü desteği vereceklerini ifade ediyorlardı. Toplantıya katılan herkes bu konuda aynı fikirdeydi. Milli ve manevi değerler çerçevesinde yayın yapan kanallar kurulmalıydı. O güne kadar ulusal ve yerel gazeteler, haftalık ve aylık dergiler vardı ama kitleleri anında etkileyen radyo ve televizyon yoktu. Türkiye'ye yönelik yayın yapan birkaç kuruluş ise merkez olarak ya bir Avrupa ülkesini seçiyor ya da Moskova'da bir çatı katından seslenmeye çalışıyordu.
 
KONTV Doğuyor, Meslek Hayatım Başlıyor

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün, bu kararın ardından belediye çatısı altında KONTV'yi kurdu. 10 Haziran 1992'de test yayınına başlayan KONTV'nin logosunda Kubbe-i Hadra'yı taşıması, Konya ile olan derin bağını simgeliyordu. Halkın büyük bir merakla beklediği o günlerde ben de soluğu, Ali Naci Dağlıoğlugil'in kurduğu Gençliğin Sesi Radyosu'nda almış ve meslek hayatıma ilk adımımı atmıştım.   

Yıl 1994 olduğunda KONTV iki yaşına girmiş, Türkiye'nin bölgesel yayın yapan en büyük kuruluşlarından biri haline gelmişti. Kısa bir süre sonra belediyelere getirilen yayıncılık yasağı nedeniyle KONTV özelleştirildi ve yayın hayatına Hazım Uluşahin İş Merkezi'nden devam etti. Ben de bir sebeple Gençliğin Sesi Radyosu'ndan ayrılmıştım. KOSKİ Genel Müdürlüğü'nde görev yapan Cevdet İşbitirici ağabeyin yönlendirmesiyle KONTV'ye geçtim. Merhum Ahmet Özcan hocamın yönetiminde bu güzide çatı altında hizmet vermeye başladım. KONTV zor imkanlar altında yayıncılık yaptı. Kendi sunucusunu, muhabirini, programcısını, teknik personelini kendi çatısı altında yetiştirdi. İstanbul'da daha sonra yayına başlayacak olan milli kanallara öncülük etti, örnek oldu. Sonraki yıllarda ülkedeki birçok kuruma yetişmiş personel veren bir yayıncılık okuluna dönüştü.

KONTV, bizim için sadece bir iş yeri değil, gerçek bir okuldu. Bugün mesleğime dair bildiğim her şeyi, yazdığım her satırı ve kazandığım her lokmayı, o zorlu günlerde biz gençlerin elinden tutan, yetişmemiz için her türlü imkânı sunan bu güzide kuruma borçluyum. ANMEG VAKFI çatısı altında yayınlarını vakıf hassasiyetiyle sürdürüyor olması da ayrı bir güzellik. O konuda da öncü oldu. Türkiye'nin ilk ve tek vakıf televizyon kanalı…. 
Teşekkürler KONTV…

Yazarın Diğer Yazıları